Arkadaşlık, Emek İster!

 

“Arkadaşlık” sözcüğü, en çok hangi dizi ile aklımıza gelir?: “Friends”

Friends dizisi bir efsanedir. Her bölümünü en az beş kere izlemişimdir. Arkadaşlık ile dostluğu birleştiren ve bunu da örneklerle anlatırken bizi güldüren ve düşündüren harika bir örnektir.

“Keşke benim de böyle dostlarım olsaydı” diye iç geçirirsiniz.

Bu dostluğun bir bedeli ya da emeği yok mudur?

Netflix’te, “BOLD TYPE” dizisini izliyordum. İki iş arkadaşı sohbet ederken, konu, arkadaşlığa geldi. Birinin çok yakın iki arkadaşı varken, ötekinin hiç yakın arkadaşı yoktu. Yakın arkadaşlara sahip olanı, ötekine, “Sende yakın arkadaşın olsun ister miydin?” diye merakla sorduğunda, öteki, donuk bir ifadeyle, “Hiç istemezdim.” dedi. “Neden?” diye şaşırarak sordu, yakın arkadaşlara sahip olanı. Yanıtı, bu yazıyı yazmamı sağladı. “Arkadaşlık, emek ister!”

Yeni kuşakta, daha az evlenmek, evlense bile çocuk istemeyenlerin oranı hiç de az değil. Bunun ardında ekonomik nedenler var diye düşünebilirsiniz. Ben öyle düşünmüyorum. İster “sorumluluk” deyin, isterseniz “emek”. Yeni kuşak, yaşamının sınırlı olduğu “bilinciyle” bu zamanı kendi için kullanmak istiyor. Buna, bizim kuşak, “bencillik” diyor.

Ortaokul ve lise yıllarında, yazları Avrupa, İngiltere ve Amerika’da, sonrasında üniversiteyi Amerika’da okudum. Yanında kaldığım ailelerin çocuklarıyla olan ilişkileri bize öğretilenden çok farklıydı. Amerika’da, 18 yaşından sonra aileler, bir çocuğun eve maddi bir katkı yapmadan yanında yaşamasına çok sıcak bakmaz. O yaşlarda, bende çok saçma bulurdum. Anne/baba ve çocuk ilişkilerinde ciddi sorunlara tanık oldum. Yurtdışında, yaşam, farklı kültür ve aile terbiyesi ile bireylere normal geliyor. Arkadaşlıklarda biraz daha farklı. Çok yakın arkadaşlıklar kuruluyor. Arkadaşlığın bir değeri var. Arkadaşlığa verilen değer ve anlam çok farklı.

Ülkemizde, herkes, herkesin yakın arkadaşı ya da dostu. Bu sözü o kadar kolay tüketiyoruz ki; “Bu, benim yakın arkadaşım.” diyoruz, derken de anlamını bilerek mi söylüyoruz emin değilim. Daha çok, samimi olmak için kullandığımız bir dil. “Dost”sözcüğü de çokça kullanılıyor.

Çıkar ilişkisi ile arkadaşlığı, arkadaşlıkla da dostluğu karıştırıyoruz.

“50 Yaş Gözüyle” kitabımda şöyle yazmışım:
“Arkadaş ile dost farkı:Dost, her zaman vardır; arkadaş, iyi gününde vardır.”

Cenazeler ve doğum günü partileri, buna iyi birer örnektir. O nedenle, biraz acımasız görünse de sizi kaç kişinin uğurladığı, hakkınızda çok şey söyler. “Bunun kişinin varlık seviyesi ile bir ilgisi var mı?” derseniz, bir yere kadar, Evet. Ama gerçek arkadaşlığın, para ile de bir ilgisi yoktur.

Arkadaşlık, neden emek ister? Bir arkadaş, öteki arkadaşından ne bekler?

Eşimden de defalarca duyduğum, iyi bir arkadaş, önce başına bir şey geldiğinde, bir sorunu olduğunda, önce, onu yargılamadan, sadece dinlemenizi ister/bekler. Bazı arkadaşlıklarda sırdaşlık vardır. Başkalarına anlatamadığı duygularını, gizli bilgilerini birbiriyle paylaşır.

Yakın arkadaş, zihninizdeki en derin, garip, karanlık düşünceleri bile hiçbir korku yaşamadan karşısında dile getirebileceğiniz kişidir. Fakat arkadaşınızla bunu yapmaya kalkarsanız yadırganırsınız, aşağılanırsınız hatta sizi anlamaz bile. Yakın arkadaş (dost) ise sadece dinler, hak verir ya da vermez, ama yadırgamaz asla, sizi gerçekten anlar.

İki oğlumda bu konuda çok başarılı. Okul çağlarından beri edindikleri yakın arkadaşları, yaşamlarındaki her türlü değişime karşın arkadaşlıklarını sürdürme başarısını gösterdi. Bu konuda benden daha başarılı olduklarını düşünüyorum. Benim başka yakın bir arkadaşım(dostum)ise kendimim. Bu, enderdir. Bu konuda kendimi ayrıcalıklı buluyorum.

Belirli sayıda yakın arkadaşa sahibim ve bu arkadaşların yeri bende aynı kalmıştır. Toplumsal olarak da çok sayıda arkadaşım vardır. Dışa dönük ve etkin bir kişiyim. Çevremdeki kişileri sevmeye çalışırım. Arkadaşlık, benim için belirli bir etkinliği birlikte gerçekleştirdiğim kişi(ler) ya da “iyi gün dostluğu” diyebilirim. Birlikte olmaktan zevk aldığım kişiler. Bu tür arkadaşlarımın olmasından dolayı da kendimi ayrıcalıklı sayıyorum.

Ayrıca, mutlu bir ailemin olmasından dolayı annem ve babamla, kız kardeşimle ve merhum kuzenlerimle iyi ilişkilerim olmuştur. En yakın kuzenim Atilla ile on sekiz yaşıma kadar kardeş gibi büyüdük. Sonra yurtdışına gitmem, farklı çevre ve yaşam tarzına sahip olmamıza karşın arkadaşlığımız sürmüştür. Eskisi kadar yakın görüşemesek de Atilla, benim için her zaman yakın arkadaşım kalacaktır. Kız kardeşim, Ayşe ile her zaman mükemmel ağabey/kardeş ilişkimiz olmuştur. Bu açıdan da çok ayrıcalıklı olduğumu söyleyebilirim. 18 yaşından beri birlikte olduğum sevgili eşim Neylan’ın, benim için dost ve arkadaşın çok ötesinde bir yeri vardır. O nedenle, bu sözcükler ile onun yerini sınırlamak istemem. Neylan, aynı zamanda (özellikle salgın döneminde) en çok zaman geçirdiğim arkadaşım olmuştur.

İki arkadaşın yakın olmasına karşın toplumsal olarak birlikte gezip gezmemesi, arkadaşlığın bir göstergesi midir? Toplumsal ya da cinsel tercihler farklılık gösterebilir. Bu, kişilerin yakın arkadaş olmasının önünde bir engel değildir. Çok yakın arkadaşlarımla toplumsal anlamda çokça beraber olurken, bazıları ile çok az birlikte toplumsallaşmışımdır. Yaşam tarzları, zevkleri, yeğledikleri, seçimleri, gelir seviyesi, eş etmeni ve çok sayıda neden, iki arkadaşın toplumsal anlamda sıkça bir araya gelmesini engelleyebilir.

Bir kişinin çok arkadaşı olmasına karşın, yakın arkadaşı olmayabilir ya da sayısı çok az olabilir. Bu da bir yeğlemedir. “Arkadaşlık, emek ister.” derken, daha çok, yakın arkadaşlığa atıfta bulunmuştum. Yakın arkadaşlığın yükü fazladır. Çok kırılgandır. Başkalarına gösteremediğimiz duygu ve tepkilerimizi, yakın arkadaşlarımıza cömertçe gösteririz. Çünkü, arkadaşızdır!

Yakın arkadaşlıklar birbirinden beslenir, birbirine destek, güç ya da duygusal gereksinimleri karşılar. Her konuda koşarak yanına gidebileceğimiz, telefonla arayıp hemen bir araya gelebileceğimiz kişilerdir yakın arkadaşlarımız. “Dostum”sözcüğü de ülkemizde düşünülmeden kullanılır olduğundan, “dostum”sözcüğünün tam olarak ne anlama geldiğini bende bilmiyorum. Yakın arkadaşlarıma, “dostum” demek isterim.

Arkadaş ve yakın arkadaş (dost) arasındaki fark üzerine,
bu konuda internette en beğendiğim tanımı da paylaşmak isterim:

Arkadaş, evinize geldiğinde konuk gibi davranır;

Dost, geldiğinde buzdolabını açıp istediğini alır.

 

Arkadaş, ağladığını görmez;

Dostunun omuzu ise gözyaşlarınla ıslanır.

 

Arkadaş, davetine katılınca bir paket armağan ile gelir;

Dost, sana yardım etmek için erken gelir, toparlanman için geç gider.

 

Arkadaş, onu o yattıktan sonra ararsan rahatsız olur;

Dost, neden bu kadar geciktiğini sorar, derdini anlatmak için.

 

Arkadaş, bir kavgadan sonra her şeyin bittiğini düşünür;

Dost ise tekrar arar.

 

Arkadaş, senin daima onun arkanda olmanı ister;

Dost ise her zaman senin arkandadır.

 

Arkadaş, zaaflarını öğrenir ve onları kullanabilir;

Dost, zevklerini öğrenir ve onlara hitap eder.

 

Arkadaş, zayıflıklarını bilirse başına kakar;

Dost, zayıflıklarını bilirse örtmeye çalışır.

 

Arkadaş, sizi ikinci görmek ister;

Dost, ikinciniz olmaktan onur duyar.

 

Arkadaş, sıkıntınız olmadığında yanınızdadır;

Dost, sıkıntınız olduğunda size koşar.

 

Arkadaşlarınıza siz huzur vermeye çalışırsınız,

Dostlarınız size huzur vermeye çalışır.

 

Yazarken, dış dünyada olmadığım kadar duygusallaşırım. Bu satırları yazarken yakın arkadaşlığın değeri konusunda ne yazmalıyım da okuyanlar farkı daha net anlasın?

Yakın arkadaşlar, birbirine destek olur. Birbirinin yardımına koşar. Birbirini yargılamadan dinler. Varoluşlarıyla huzur yaratır. Birbirine, ne olursa olsun zarar vermez. Kendine davrandığı gibi birbirine davranır. En önemlisi, gerektiğinde saatlerce birbirini susarak dinler. Üzüntü, kaygı, başarı ve sevinçlerini birbiriyle cömertçe paylaşır.

Arkadaşlık, fizikseldir,hatta zihinsel…

Yakın arkadaşlık ise tamamen ruhsaldır. Sözler ile ne kadar uğraşsak da kaleme almamız olanaklı değildir.

Çünkü, o kişi, bizim bir parçamızdır. O’nu bir kahkahada, bir damla gözyaşında, bir haykırışta, bir coşkuyla çocuk gibi zıplayışında görebilirsiniz.

Ama gözlerinizle hiçbir zaman anlayamaz, göremezsiniz…

 

Sevgilerimle,

Taner Özdeş

 

 ---

Bu yazının dil bilgisi düzenlemeleri,
FaRkLaR Kılavuzu/Sözlüğü (FaRkLaR.net )
tarafından sağlanmıştır.

 

Comments powered by CComment

Bize Ulaşın

Halim Meriç İş Merkezi Cemal Sururi Cd. No:25/18 Şişli İstanbul

E-Bülten

E-posta adresinizi girin, size daha fazla bilgi gönderelim...

Ara