Eşim, çocuklarımla whatsapp üzerinden kurduğum iletişimi görünce,
“Çoğu baba, çocuklarıyla bu kadar açık ve samimi dil ile yazışmaz” dedi.
Eşimin bu yorumu, bu haftaki yazım için bana ilham oldu.
O zaman, kendime şu soruyu sordum: “Bir baba, çocukluğunu kaybetmeden erişkin bir baba olamaz mı?” Çocukça davranışlarımın, çocuklarımın üzerinde nasıl etkileri oluşabilir?
Son yıllarda aile yapısının değişmesi, boşanmaların artması, annelerin çalışma yaşamına daha fazla katılması nedeniyle bir baba ile çocuğunun sağlıklı bir iletişim kurması çok daha önemli bir duruma geldi. Öyle ki, baba ile çocuk arasındaki yetersiz ya da hatalı bir ilişki, çocuğun tüm yaşamını olumsuz yönde etkileyebilecek adımlara âdeta zemin hazırlarken, tam aksine sağlıklı bir ilişki ise pek çok önemli artı sağlıyor. Örneğin; çocuğun çok daha özgüvenli olması, kendini başkalarının yerine koyabilmesi ve daha toplumsal bir yaşam sürmesi.
Annemle olan ilişkim her zaman çok özel olmuştur. Babamla olan ilişkim ise daha mesafeli, saygılı, öbür yandan sevgi dolu olmuştur. Babamı izlerken, annemle de kendim olmanın mutluluğunu yaşamışımdır. Annemle olan bu ilişkim, okul çağlarından itibaren aynı yoğunlukta ve samimiyetle sürmüştür. Annem, beni sık sık eleştirir, hatta bu tavrını eşime karşı beni eleştirerek bile sürdürür. O zaman, annemi başka bir yere koyarım. Annem, sürekli benim iyiliğimi istemiştir; daha iyi biri, eş ve baba olmamı istiyor diye düşünürüm. Bazı eleştirileri bana acı verdiyse de sonuç itibarıyla onun iyi niyetini düşünüp sürekli ona güvenmişimdir.
Bir baba ise baba olduğunu ve çocuklarının üzerinde otorite kurmadan ve ciddi olmadan doğru baba olamaz mı? Bir çocuk, babasından ne bekler?
Kız çocuğum olmadığından, bu konuda yorum yapamıyorum. Ama kız çocuğu olan babaların daha çok geliştiğine tanık oldum. Artık, olası kız torunlarım ile bu zevki tatmayı umuyorum.
Evde bir anne örneği olmadan, o aile eski düzenini koruyabilir mi? Evdeki roller nedeniyle babaların sorumluluğu çoğunlukla eve para getirmek olarak algılanır. Baba da kendini çoğu konuda geliştirmeyi boşlar. Annesi erken yaşta vefât eden ailelerde, baba birden kontrolü kaybeder ve evdeki düzeni nasıl sağlayacağı konusunda kaygıya kapılması çok olağandır.
Çocukların sağlıklı gelişmesinde her ne kadar annenin ön planda olması gerektiği düşünülse de özellikle zihinsel sağlığı yerinde çocukların yetişmesinde babanın da en az anne kadar önemli rol oynadığı unutulmamalı.
Bu konuda oldukça ilginç bilimsel bir çalışmayı da paylaşmak isterim: Aşağıdaki görselde iki ayrı çocuğun beyin tomografisini görüyorsunuz. Sol taraftaki, ailesinin ilgisiyle yetişen ortalama bir çocuk beyni. Öte yandan, sağ tarafta ailesiyle zaman geçirmeyen ve ailesinin ilgisini görmeyen bir çocuğun beyninin taraması var.
Bugün bir çocuğun gelişimi için soru sorarak dünyayı duyularıyla keşfetmesi ve hayal kurması çok önemlidir. Burada, korumacı anneler, çocuğun bu yönde gelişmesine engel olmasına karşın bir baba ile bu konuda denge sağlanabilir.
İki oğlumu da büyütürken, bu konuda bir uzman olmadığımdan, kendime iki hedef koymuştum. Yaklaşık üç yaşından beri her yere yanımda götürecek (tenis oynarken çocuklarımı birilerine emanet ederdim), öbür yandan da iki oğluma da sporu özendirecektim; spor alışkanlığımın yaşamımızdaki olumlu etkisini deneyimlediğimden, onlara da sporu sevdirecektim.
Çocuklarımı olabildiğince Amerikalı ve Avrupalı gibi özgür ve özgüvenli büyütecektim. Eşimin bu konuda katkı veren bazı uyarılarıyla da yüksek oranda başardığımızı söyleyebilirim. Burada dikkat etmem gereken en önemli unsur, baba-oğul sınırlarını doğru çizebilmekti. Onların arkadaşı olmayacaktım ama bir arkadaş kadar yakın olacaktım. Bana saygı duyacaklar, ancak her konuda benimle konuşmaktan çekinmeyeceklerdi!
Çocukluktan yetişkinliğe geçerken, bir kişi bazı niteliklerini kaybedebilir; daha az gülebilir, daha az soru sorabilir, daha az sorgulayabilir, kendine daha az güvenebilir ve kendini daha az sevebilir. Başkalarını gözünde daha çok büyütebilir, “uyum sağlayacağım” derken kendi kişiliğinden ödün verebilir.
Bir çocuğun, yaşam sevincini ve sevme yeteneğini kaybetmeden, yaşama umut ve iyimserliğini yitirmeden, yeni bakış açıları kazanarak ve kendi gibi olmayan kişilere kendini açarak ve de koşullarını zorlayarak yaşam merdivenlerinde ilerlemesi hedeflenir.
Çocuk büyütmek konusunda uzman eğitmen arkadaşım Özgür Bolat'la arkadaşlarımı, bir araya getirdim.
Özgür, bize ne anlattı?
Ailelerin, çocuklarını yanlış ödül ve ceza düzeni ile yanlış yetiştirdiğini (biçimlendirdiğini) anlattı.
Peki doğru düzen neydi?
“Net kuralların koyulması, sınır ve doğru ilkelerle çocuğun sorumluluk alması, yanlış yapınca da bedelini kendinin ödemesine fırsat verilmesiydi.”
Bugün aileler çocuklarını nasıl yetiştiriyor?
Yanlış ceza ve ödül düzeniyle çocuklara sorumluluk duygusu aşılamadan, koşullu sevgiyi öğretiyor. Başka çocuklar ile kıyaslayarak kendini değersiz ve güvensiz hissetmesine neden oluyor.
Çocuklarımı eğitme yöntemim, onlara davranışlarımla örnek rol model olmak,
olumlulara özendirmek ve doğruları isteyebilmelerini sağlamaktı.
Özgür Bolat’ın, "Çocuk, kulaktan değil gözden eğitilir!" demesinin nedeni budur.
Çocuklar, anne ile sevgiyi ve güvenmeyi, baba ile de toplumsallaşmayı, yani kurallara uymayı, paylaşmayı ve sorun çözmeyi öğreniyor. Erkek çocuğun, baba ile özdeşleşmesi, cinsel kimliği ve toplumsallaşması açısından önemli. Kız çocukları içinse babası yaşamlarında tanıdığı ilk erkek oluyor. Bu nedenle, baba ile kurulan ilişki, gelecekte öteki cinsle kurulacak ilişkilerin niteliğini ve biçimini belirliyor.
Araştırmalara göre; çocukların zekâ yüksekliği ile babanın ilgisi arasında artan bir ilişki var. Çünkü babanın var oluşu, çocuğa uyaran yönünden daha zengin bir çevre sağlamış oluyor. Çocuklar, altıncı aydan itibaren babasının sesini, kokusunu daha net ayırt etmeye başlıyor. Anneyle daha çok zaman geçiren çocuk için babanın eve gelişi ve çocukla ilgilenişi yeni bir deneyim alanı sağlıyor. Bunların hepsi zekâ gelişimine katkıda bulunuyor. Ayrıca, babası ile ilişkisi iyi olan çocukların, hem okul, hem de okul sonrasındaki iş ve toplumsal yaşantıları daha da yolunda gidiyor.
Babayla iyi bir ilişki, sağlam bir zihin sağlığının da tamamlayıcısı oluyor. Babayla iyi iletişimin hem çocuklukta, hem de yetişkinlikte; ruhsal sorunlara ve sıkıntılara karşı, zihin sağlığı üzerinde koruyucu etkisi bulunuyor. Babanın sevgisi ve verdiği güven, psikolojik olarak çocuğun kendini daha güçlü hissetmesini sağlıyor.
Bir kişinin anne ya da baba olması, o kişiyi çocuklarından daha akıllı, üstün ya da daha yetenekli olmasını sağlamaz. Öbür yandan, bilgim ve deneyimlerimizi doğru biçimde aktarabilirsek, doğru örnek davranışlarda bulunursak, çocuğumuzun hata yapmasına fırsat verirsek, o zaman doğru anne ya da baba oluruz.
Tabii ki, çocuklarımız ile mesafeyi iyi ayarlamalıyız. Bize saygılarını yitirme olasılığı,
açık iletişimin en yüksek seviyesidir. Bu denge, her zaman tâviz verilmeden korunmalıdır.
Gelecek kuşakların başarısı, çocuklarımızı nasıl biçimlendirdiğimiz ve
yönlendirdiğimizle oluşacaktır. Bu sorumluluk, anne ve babalarındır!
Bugün 60 yaşıma geldim, babam da 87 yaşına. İlişkimiz, her zamankinden daha iyi. Bunun nedeni, olgunlaşmam mı? Yoksa babamın kendine göre bana karşın bir baba gibi davranma düşüncesinden vazgeçmesi midir? Bunu bilemiyorum.
21. yüzyılda her şeyin değiştiği gibi anne ve babalık da değişiyor. Kadının çalışma yaşamında daha yoğun yer alması ile çoğu iş ve görev paylaşılıyor. Annelerin, babanın rolünün çoğunlukla eve para getirmek olmadığını anlaması ve tüm sorumlulukları eşit paylaştıkları sürece biz de erkek çocuk rolümüzden baba rolüne yükselebileceğiz.
Bugün erkeklerin evde yemek hazırladığına, kadının çalışıp erkeğin evde çocuk baktığına tanık oluyorum. İkisini de beceremeyen bir babaydım. Öbür yandan, iki oğluma da doğru değerleri ve toplumsallaşmayı sağlatmanın gururunu yaşıyorum. Eşimin harika anneliği sayesinde, iki oğlum da harika baba olma yolunda ilerliyor. Dengeli anne ve babalık, çocukların ileride ideal anne ve baba olması için harika bir örnek oluşturuyor.
Çocuklar, duyarak değil görerek öğreniyor! Bunu sürekli anımsamamız, en önemli öğreti.
Sevgilerimle,
Taner Özdeş
---
Bu yazının dil bilgisi düzenlemeleri,
FaRkLaR Kılavuzu/Sözlüğü ( FaRkLaR.net )
tarafından sağlanmıştır.
Comments powered by CComment