Bundan belki 15 sene önce eşimle Göçek’de Mavi Yolculuk yapmıştık. O zamanlar gulet dışında etrafta çok fazla motoryat veya yelkenli görmezdik. Bu yıl eniştem Alı Haydar Gençsoy'un daveti ile yelkenli ile Yunan adalarına gitme kararı verdik. Bir haftayı teknede geçirmek çok bana uyan bir yaşam tarzı değil. Ama yeniliklere açığımdır, ayrıca 22 Temmuz’da Kıtalararası Boğaziçi yarışları için denizde antrenman yapmam için iyi bir fırsattı.
Hareket yerimiz Çeşmeport idi, sonra sırası ile Yunan adaları ; Samos, Leros, Patmos, Lipsi, Akri ve en son Samos ile seyahatimizi sonlandıracaktık.
Tekne 47 feet yelkenli ; 3 kamerası vardı. Bu tür teknelerde öndeki kamara büyük iken diğer kamaraları ufak oluyordu. Öncelikle bu kadar bir ufak alanda yaşamayı kabul etmeniz gerekiyor; diğer önemli konu ise tuvalet kullanımı. Denizde yaşamak için birçok lüksünüzden vazgeçmeniz gerekiyor. Ödül ise sürekli denizin üzerinde olma özgürlüğü ve giyinme derdinizin olmayışı.
Teknenin sahibi Hale Ugan, tüm kariyerini bırakıp senede 4 ay denizde yaşamaya karar vermiş ve kaptanı ise ödüllü yelken yarışçısı Mahir Ulutaş. Mahir kaptan borsacılıktan, tekstile birçok işte çalışmış, sonuçta tutkusunu işi yapmış birisi. Kısaca, iki iş insanı, hayatlarının ikinci döneminde risk alarak tutkularının peşinden gitmeye karar vermişler. Tabii ki, bu tekne işi oldukça zor ve detaylı bir uğraşı ; göründüğü kadar kolay bir iş kesinlikle değil!
Teknede yaşama insanları ya yakınlaştırır veya bir daha görüşmeyecek seviyede birbirinden uzaklaştırır. Kişiler arasında şu üç nedenden sorunlar çıkabilir; teknede özel alanların son derece az olması, herkesin birbirine saygı konusunda özensiz davranmaları ve kişiler arasında belli bir samimiyet oluşmadan yapılan özensiz sohbetlerde kişilerin birbirleri ile sürtüşme yaşamaları.
Yolculuğumuz boyunca hava konusunda şanslıydık. Sadece bir akşam sağanak yağmura tutulduk. Kaptanımızın konusunda çok deneyimli olması zaten yolculuk boyunca hiçbir sorun yaşamamızı sağladı.
Bu sene tekne ile seyahat tercihleri iki ülkeye yoğunlaşıyor; Yunan adaları ve Hırvatistan. Dubrovnik’i ve Karadağ’ı görmüştüm, iki yere de hayran kalmıştım. Daha uzak yerlere gitmek istiyorsanız, o zaman o ülkeden tekne kiralamanız gerekiyor. Türkiye’den daha çok Türkiye içi ve yakındaki yerlere seyahat etme imkanı var.
Gezdiğimiz Yunan adalarının her biri birbirinden faklı idi. Nüfusları 1.500 -3.000 kişi arasında değişiyordu. Bu adalarda yaşamayı teşvik etmek için, hükümet burada yaşayanlara 1.000 / 2.000 € aylık verdiği söylediler. Tüm adalarda ( bayram dolayısı ile) Türkler’e rastlamak mümkün. Restoran ve mağazalarda çalışanlar, bizlerle zaman zaman Türkçe konuştular veya “merhaba” “ teşekkür ederim” gibi kelimeler ile samimiyet sağlamaya çalıştılar. Yunanlılar gerçek komşularımız ve bizleri gerçekten kucaklıyorlar. Şu politikacılar olmasa, iki ülke arasında sorun olmazdı.
Yeme-içme fiyatları ülkemize göre son derece uygun fiyatlarda. Deniz ürünleri ve içki Türkiye’nin üçte bir fiyatına olması bu adaları Türkler için cazip yapıyor. Servis yapan çalışanlar, ya patron veya akrabaları veya öğrenciler. O nedenle hizmet kalitesi yüksek.
Yurtdışına gidince hepimizin ilk ilgisini çeken “medeniyet” , kısaca insanların görgüsü, nezaketi, birbirine saygısı hemen hepimizin dikkatini çekiyor. Yunanlılar ile birçok ortak/benzeri yönlerimiz var; duygusalız, çabuk parlıyoruz, hızlı tepki veriyoruz, sıcakkanlıyız, misafirperveriz. Ancak, Yunanlıların Avrupa kültürüne (din de bir faktör) yakın olmasının, daha çok turist çekmelerine, kendilerini geliştirmelerine sebep olduğunu düşünüyorum.
Teknede hayat çok erken başlıyor. Gün ışığı ile uyanıyorsunuz. Sabahları Hale’nin mükemmel kahvaltısı ile deniz üzerinde olmak tam bir cennet etkisi yapıyor. Ondan sonra erkenden denize girmek ve insan eli değmemiş koylarda yüzebilmek tekne seyahatini diğer tüm seyahatlerden farklı kılan bir lüks. Biz her gün bir adaya yanaşıyor, akşamda o adada dışarıda yemek yiyorduk. Adalarda yapılacak sabah ve akşamüstü uzun yürüyüşler, sonrasında bir kahve içmek büyük keyif. Adalarda müzik ve balık/mezeye her yerde rastlamak mümkün.
Gittiğimiz adalardan Arki’de, tesadüfen bir okulun mezuniyet töreni vardı. Adada bir okul, o okulda da bir öğrenci varmış. Bu töreni büyük bir keyifle izledik.
Tekne kültüründe en çok dikkatimi çeken şey, tüm tekne sahiplerinin birbirini tanımasa da birbirlerinin yardımına koşmalarıydı. Bu medeni davranış benim için yeni de olsa, zaten herkes tarafından bilinen bir tutum imiş. Bu kültür keşke dünyadaki her şeye uyarlanabilse, o zaman dünya çok daha yaşanabilir bir yer olurdu.
Bir hafta teknede kalmak benim için tam bir meditasyon oldu. Bol bol yüzme imkanı buldum. Teknede yapılan keyifli (bazen derin) sohbetler de seyahatimize renk kattı.
Tekne seyahatini herkese tavsiye ederim. Bir insanın kendisini tanıması, hayat monotonluğunu kırması, denizin üzerindeki özgürlüğü tatması açısından benzersiz bir tecrübe ve deneyim. Tabii ki kimler ile seyahat ettiğiniz, teknenin cinsi ve kaptan seçimi son derece önemli.
Yunanistan’da gidilebilecek yüzlerce ada var. Ada seçimi önemli. Bazı adalarda neredeyse birkaç restoran dışında hiçbir sosyal alan yok. Bazı adalar ise turistik ve gürültülü. Tekneyi nereye bağlayacağınız son derece önemli bir karar. Kaptanların ustalığı nereden mi belli oluyor? Nasıl yanaştırıyor ve çapayı nereye ve nasıl atıyor. Seyahat boyunca zamana karşı yarıştığımız için, yelkenli yapma şansımız çok az oldu. Yelken açıp gezmek eminim çok daha keyiflidir.
Yanınızda muhakkak tavla, satranç ve benzeri eğlenceler de olsun. Denizin üstünde bu tür oyunlar seyahate renk katıyor. Tekne de zodiac olduğu için serbestçe her yere gitmeniz mümkün. Sörf tahtası ve benzeri deniz sporlarının da teknede bulundurulmasını tatile renk ve enerji katması açısından tavsiye ederim.
Bu tekne seyahati benim ve eşimin ilk deneyimi idi. Sevgili Hale Ugan ve Mahir kaptana çok teşekkür ederiz. Bu ilk deneyimimizi unutulmaz hale getirdiler. Bu seyahatte bir de güzel bir fikir ortaya çıktı. Bundan sonra kişisel gelişim eğitimlerimi teknede de vermeye karar verdim. Talebe göre bakarsınız bundan sonra teknede yaşarım. Bu konuda duyurularımızı www.tanerozdes.com.tr sayfamdan takip edin.
Seneye Hale ve Mahir ile tekrar birlikte olmak için anlaştık. Tarihi bile şimdiden belirledik. Seneye rotamız yine Yunan adaları olacak.
Siz de, bir tekne seyahati deneyimi yaşamak istiyorsanız, benim referansımla Hale Ugan ile hale.ugan@gmail adresinden irtibata geçebilirsiniz.
Sevgilerimle,
Taner Özdeş
Comments powered by CComment