İnsan Mutlu Olabilir Mi ?

Koçluk yaptığım 25 yaşında bir danışanım iş hayatında istediğini bulamayan birçok gençten sadece biri. Bugün üniversite mezunlarının ancak dörtte biri şanslı ise bir iş bulabiyor. İşi isteyip istemediğini sormadan, bulduğu ilk işi kabul ediyor.

Neden?

Çünkü ailesi tarafından öğretilmiş davranış bu !

İnsanın hayatında seçtiği işten daha önemli, sadece seçtiği eşi ve arkadaşları vardır. Ancak seçilen iş insanın tüm hayatının akışını ve mutluluğunu belirler. Hatta yaşamın kendisidir .Mutluluğumuz veya mutsuzluğumuz yaptığımız işle eş orantılıdır.

İnsanlar işlerinde mutsuz olduklarında, çevrelerindeki herkesi suçlamaya başlarlar, şikayet ederler. Kendilerine ise dönüp bakmazlar. Neden sevmediğim bir işte çalışmak zorundayım diye bile sormazlar?

Aynı, mutsuz evli insanların , mutsuz evliliğe rağmen hayatlarının sonuna kadar bu adam veya kadınla neden yaşamak zorunda olduğunu sorgulamamaları gibi!

İnsan için yaşam, öncelikle iş demektir.

Çoğu insan için para kazanmak bir zorunluluk, mecburiyet, pazartesi sendromları, kötü yöneticiler ve patronlar, kurnaz çalışanlardır. Şikayet, şikayet hep şikayet ..

Bir çocuk için okumak da aynı şey değil mi?
İstemedikleri okullarda okumak zorunda kalırlar. Çoğu çocuğun seçme hakkı bile yoktur.

O zaman bir kişi tüm hayatı boyunca zamanının büyük kısmını okumaya ve çalışmaya harcıyorsa ve bunlardan da nefret ediyorsa veya istemeye istemeye de yapıyorsa, o kişi için yaşamak ne anlama gelir?

Tek kelime ile MUTSUZLUK .

Koçluk verdiğim danışanım ailesinin baskısı ile istemediği bir üniversitede okumak zorunda kalmış, daha sonra da tanıdıkları bir iş adamının yanında çalışmaya başlamış. Anlaşılmamaktan, takdir edilmemekten, basiretsiz yöneticilerden ve dinlenilmemekten bana her seansta şikayetlerde bulunuyor. Çok para kazanmak ve kendisine BMW almak istiyor.

“Neden BMW almak istiyorsun?” diye soruyorum.
“ İnsanlar bana saygı gösterirler” diye cevap veriyor.

“BMW , senin için ne anlama geliyor ? “
“ GÜÇ “ diye cevap veriyor.

Sigmund Freud , insan beynini kırk yıl araştırdıktan sonra, mutluluğun bir masal olduğu sonucuna vardı: insanoğlu mutlu olamaz. En fazla hayatı biraz daha rahat hale getirebiliriz, hepsi bu. En fazla mutsuzluğu biraz azaltabiliriz, hepsi bu. Ama insan mutlu olamaz. Bir sürü din varlığını bu kadar mutsuz insanın mutsuzluğuna borçlu. Mutlu insanın din etkinliklere ihtiyaç yoktur çünkü zaten onun tüm yaşamı dindardır. Mutlu bir insan, Tanrı’nın her yerde olduğunu görür. O’nu görebilmek için mutlu gözlere ihtiyacı vardır.

“Eğer bir çocuğu daha altı aylıkken disiplin altına alamazsan bu şansı sonsuza dek kaçırırsın.” Çocuk daha çok narin ve yumuşakken, dünyadan haberi yokken, üzerinde derin bir iz bırak – o zaman hep bu iz sürecektir. Ve üstelik manipüle edildiğini anlamayacaktır bile. Yaptıklarını kendi özgür iradesi ile seçtiğini düşünecektir.

Dr. Daniel Gottling Schreber, çocuk yetiştirme konusunda birçok kitap yazdı. Kitapları çok seviliyordu., büyük saygı görüyordu, çünkü görüşleri hiç de olağanüstü değildi. Kitapları birçok dile çevrildi, dünyanın her yerinde ana babalar pek heveslendiler ve herkes çocuklarına disiplin uygulamaya başladı. Onun düşüncelerini, fikirlerini yaymak için yüzlerce dernek kuruldu.

Bir çocuğun altı aylıkken iradesi yoktur; irade sonra ortaya çıkacaktır ve disiplin iradeden önce devreye girecektir. O yüzden irade hep şöyle düşünecektir : “ Bu benim kendi fikrim.” Eğer bir çocuğu altı aylıkken disiplin altına almazsan bu şansı sonsuza dek kaçırıyorsun.

Bu insanın mutsuzluğunun temel nedeni gibi gözüküyor, çünkü kimse özgürce hareket etmiyor, kimse hissetmiyor, kendi yolunu kendi bilinci ile bulamıyor. Çocuğu öyle korkut ki ta köklerine kadar titresin! Ve bu kökler henüz çok narin- daha altı aylık bir çocuk bu . “ Ve işte o zaman sonsuza dek çocuğun efendisi olursun. Bir bakış, bir söz veya tek bir tehditkar hareket çocuğa hakim olmana yetecektir.” Çocuğa ya kendisinin ya da özgür iradesinin hayatta kalabileceğini açıkça belli edin. Özgür irade istiyorsa o zaman ölmesi gerekiyor.

Yüzyıllardır anne ve babalar çocukları mahvediyorlar. Onları da anne babaları mahvetmişti ve bu böyle sürüp gidiyor. Senin annen ve baban mutlu değildi; her ne yaşadılarsa bu onları gittikçe daha da mutsuz kıldı- ve seni bu mutsuzluğa göre eğittiler ve sende kendi kopyalarını yarattılar.

Anne babandan şikayetçi olman anlamsız- bu bir işe yaramayacaktır. Bunu anladığın gün bilinçli olarak şikayetten vazgeçip durumu aşacaksın ..

Sevgilerimle,

Taner Özdeş

Not : OSHO “Martıları seven adam “ kitabı kaynak olarak kullanılmıştır. Yazının devamı var.

Comments powered by CComment

Bize Ulaşın

Halim Meriç İş Merkezi Cemal Sururi Cd. No:25/18 Şişli İstanbul

  • dummy0532 255 97 82

E-Bülten

E-posta adresinizi girin, size daha fazla bilgi gönderelim...

Ara