Son zamanlarda birçok sevdiğim arkadaşımın ailelerinin cenazesine katıldım. Yaş ilerleyince dünyada yaşadıklarınız ve deneyimleriniz de değişiyor. Yaşamın anlamını ve kendimizi daha iyi tanımamıza yaşadığımız olaylar sebep oluyor.
"Hayatımı yeni baştan yaşayacak olsaydım, yine aynı hataları yapardım, ama daha genç yaşta" - Talulah Bankhead
O zaman bu sözün bizi cesaretlendirmesi lazım.
Neden?
Tutarsız ve hesap verilmeyen cesur bir yaşamı seçebilmemiz için; tabii ki başkalarına zarar vermediğimiz sürece.
Tutarlı olmak, bugün sahip olduğunuz fikirleri yarın da savunmaya devam etmek demektir. Buna hakkınız var; başkalarının ne düşüneceğinin ise bir önemi yok.
Yolumuzu içimizdeki yürüme arzusu oluşturur. Ancak hayallerimize doğru bir yolculuğa başlarken korkarız, her şeyi en doğru şekilde yapmak zorundaymışız gibi hissederiz. Oysa sonuçta her birimiz farklı bir hayat yaşayacaksak ' en doğru şekilin standartını kim belirleyebilir?
22 yaşında Kanadalı, çok güzel, özgüveni tam Eugenie Bouchard ( WTA 47.) Bakın ne diyor ; " 2014 Wimbledon finalini unutamıyorum. Aniden müthiş bir ilgi ve beraberinde büyük baskı hissettim. Maçı kazanmam çok normal ama kaybetmem dünyadaki en büyük facia gibi nitelendiriliyordu. Daha da zoru her hafta hiç tanımadığınız insanların beklentileriyle yarattığı baskıyla başa çıkmak. O günden beri kimin nasıl gürültü yaptığı umrumda değil, sadece işime odaklıyım."
Başkalarının ne düşüneceğinin bir önemi yok .
Eski bir atasözü şöyle der : "Yumurta kırmadan omlet yapamazsın."
İş hayatında başarılı bir arkadaşım ile sohbet ediyorum. Haftada üç gün 2.5 saat golf antremanı yapıyor. Hem de işten sonra. Odaklanma (konsantrasyon) ve disiplin gerektiren bir spor. Sonuçta golf oynamak zevkli olabilir, ama antreman yaptığınız sürece. Sadece yetenek de işe yaramıyor. Pratik gerekiyor. Pratik içinde bu sporu çok sevmek gerekiyor. Bana şunu dedi " Dünyada başarısızlık yüzdesi en yüksek spor. Sadece 10 saniye en iyiyi belirliyor. 2300 vuruş yaptıktan sonra!"
"Hata yapmak insani bir şeydir - ama verdiği his ilahidir." - Mae West
Bu hafta arkadaşımızın muhteşem lezzetli kanatçı restoranına " Sticky Fingers" gittik. En büyük sorunu kalifiye eleman bulamıyor. Gençler 3.000 -4000 TL altında çalışmak yerine evde çalışmamayı ( işsizlik sigortası veya ailelerin yardımı ile) yaşamayı tercih ediyorlar. Çağımızın sorunu da bu ! Çaba ve acı çekmeden başarıya ulaşma ilüzyonu. Hayal peşinden koşmak yerine tembel bir yaşamı cazip bulmak!
Başkalarının yaptığını yapmak zorunda değiliz, ne düşündüklerini de takmayalım. Ancak başarının % 99 alınteri olduğunu da unutmayalım. 2.5 saat bir golf sopası ile bir deliği hedefleyip bundan keyif alabiliyorsak, sevdiğimiz işi yaparken bundan farklı olmayacağını bilmeliyiz.
İki haftadır hasta olmama rağmen eğitim vermeye ve konuşma yapmaya koşarak gittim. Hasta olduğum ve işe gitmediğim bir günde hasta yatağımdan kalkıp, aynı gün eğitim verdim. Antalya'ya uçup 300 kişiye motivasyon konuşması yaptım . İşin güzel tarafı eğitim ve konuşma yaparken, kendimi çok iyi ve sağlıklı hissettim.
Vodafone maratonuna hazırlanırken, Cuma günü koşarken belimi zedeledim. Ayağımın üzerine basarken ağrı yapıyordu. Dün ise Açıksınıf'ta 8 saat ayakta eğitim verdim. Kendimi harika hissettim. Vodafone'da TEV vakfı kız çocuklarına eğitim kampanyası için koşacağım. Doğarız ve bir gün ölürüz. Bize ödünç verilen sınırlı yaşamda ise kendinizi mutlu edecek bir hayalin peşinden koşmayı istemeliyiz. Bu çalışmanın amacı sadece para olmamalıdır.
Elinizden gelenin en iyisini yapın, evrene ve Tanrıya güvenin ve sabırla güzel şeylerin size gelmesine izin verin. Hayatın size getirdiklerini kabul edin, öğrenin ve gelişin. Arada sırada düşüncelerinizi değiştirin, gerekirse kendiniz ile çelişin..
Yazımı Shakespeare'in harika bir söz ile bitirmek isterim; "Beni mutlu edecek bir hata yapmayı beni mutsuz edecek doğru bir şey yapmaya tercih ederim."
Sevgilerimle,
Taner Özdeş
Geri
Comments powered by CComment