Dünyanın en zeki insanı ile en düşük zekalı insanı bir noktada aynı performansı gösteriyorlar.
Hem de saniyenin onda birinde! Hangi noktada Merak mı ettiniz?
" Şikayet etmek"
Dünyanın her yerinde her türlü olumsuzluk var; savaş, terör, tecavüz, rüşvet, yolsuzluk, sahtekarlık, intiharlar, açlık ve felaket var.
Yaşar Kemal'in bu hafta sonu " Sevmek, sevinmek, iyi şeyler üstüne" kitabını okudum. Yıl: 1962. Türk köylüsünü ve dünyayı yerden yere vuruyor. Bazı makalelerinde 15 yıl sonra doğanın sonu gelecek diyor. 50 yıl geçmiş. Dünya daha kötüye gidiyor, bu kesin. Ancak, ne insanlık ne de doğanın sonu gelmiş değil?
Bu ölümlü dünyada insanoğlu neden iyi olmayı seçmiyor?
Bu hafta sonu sevgili kuzenimiz Nilgün ve erkek arkadaşı Ümit ile Kızılkeçili köyünün tepelerindeki çiftliklerini ziyaret ettik.
Nilgün ve Ümit, her ikisi de sanatçı; ressam ve müzisyen.
İnsansız, yolu olmayan patikalı yolda 20 dakika toz bulutunda gittikten sonra tepede yarı bitmiş çiftliklerine vardık.
Kapıda 2 köpek ve bir kedi bizi bekliyordu. Köpekler bizi tanımamalarına rağmen bize havlamadılar. Normalde gelen bazı ziyaretçilere havlayarak girmemeleri için mücadele veriyorlarmış. Aslında insanlar da tanımadıkları insanlara aynı tepkiyi vermiyorlar mı?
Doğanın ve hayvanların uyumu ne kadar huzurlu.
Ya insanlar?
Doğa ve diğer hayvanları, hırsları, açgözlülükleri ve kişisel hobileri için yok ediyorlar. Huzur ve uyum zaten tabiatta var. İnsanoğlu ise hem yıkıyor, düzeni bozup kendi düzenini getirmeye çalışıyor; sonra da herşey den şikayet ediyor.
İnsanın egosu her şeyin ötesinde tüm dünyayı tehdit ediyor. Ego tatmin olmayınca saldırganlaşıyor ve kendisini gerçekleştirmek her şeyi göze alıyor. Ego ne kadar çok tatmin olmaya ihtiyaç duyarsa, o kadar daha bencilleşiyor, tehlikeli oluyor, duyarsızlaşıyor ve dünyanın tümünü tehdit görüp, zarar veriyor. Bazen de egosu ile bir deha olabiliyor. Önemli olan egonuzu nasıl kullandığınız! Mustafa Kemal Atatürk, bunun en güzel örneği.
Egonun en önemli ortaya çıkma sebebi, kişinin kendini tanımaması veya tanıyıp kendini sevmemesi ( kabul etmemesi).
Koçluk yaptığım kişilerde hedeflerine ulaşmak konusu, kişinin kendisini tanımasına göre çok daha kolay. En büyük zorluğu kişi kendini tanımakta ve kabullenmekte yaşıyor.
Hitler'in " Kavgam" kitabı bu konuda harika bir kitap; Hitler'in saldırganlığının arkasında yatanın güç kaybetme korkusunu anlıyorsunuz. Hitler düşmanın her yerde olduğu vahşi bir dünya çiziyor. O vahşi dünyada yem olmamak için kendisini ve Almanya'yı bu korku ile tüketti.
Bu hafta sonu sevgili Nilgün ve Ümit'in yarı bitmiş çiftliklerinde muhteşem manzaraya kuş ve böcek sesleri eşliğinde bakarken hep bunları düşündüm.
Dünya nasıl bir sevgi cenneti olabilir? Bunun cevabı, insanların önce kendilerini tanımaları sonra inanmaları ve tutkularının peşinden gitmeleri ile mümkün.
Yaşar Kemal ne diyor: " Uzaya insan gönderen bilim, bütün insanları doyurabilir, bütün insanları okutabilir, insanı insanın köleliğinden kurtarabilir. Bir düşünün, bütün insanlar okumuş, bütün insanlar doymuş, bütün insanlar kölelikten kurtulmuş ve hür, bütün insanlar güçlerini sonuna kadar biraz daha insan olmaya, biraz daha aydınlığa kavuşturmaya harcıyor. Kim bilir, ne yaşanası dünya olur böyle bir dünya."
Nilgün ve Ümit , hayallerinin peşinden koşarak Kazdağları'nın en ücra köşesinde bir mutluluk yuvası kuruyorlar. Hayvanları ile bir sevgi yumağı içinde ve doğayı bozmadan güzel bir dünya yaratmaya çalışıyorlar.
Yaşar Kemal, kitaptaki çoğu yazıyı 1962 yılında yazmış, 50 yıl geçmiş insanlık daha kötüye gitmiş. Sevgisizlik, her yeri tahrip ediyor.
Bugün ise, 21. yüzyılda, uzay çağında en zekisinden en düşük zekalısına sadece şikayet ediyor. İnsanoğlu ne zaman egosundan, korkularından, zayıflıklarından kurtulup, daha iyi bir dünya için bir araya gelecek?
Yoksa, sadece kötüler mi insanların korku, nefret, öfke duygularına ( egolarına) tercüman olarak, kendi korku ve zayıflıklarını örtbas etmek için bu dünyayı yok edecekler.
Sevgilerimle,
Taner Özdeş
Geri
Comments powered by CComment