Bir Girişimcinin Soluk Verici Gerçek Hikayesi!

Hayatım boyunca en büyük merakım başarılı insanlar, yüksek risk alan girişimciler, yaratıcı dehalar olmuştur. Ülkemizde birçok başarılı işadamı ve girişimci olmasına rağmen hikayelerini paylaşan kişi sayısı bir elin parmağını geçmez veya sadece başarılarını paylaşırlar, başarısızlıklarını ise paylaşan olmaz.

Orkun Tekin, 1976 doğumlu, Türkiye’de internet reklamcılığının önde gelen şirketlerinin; Reklamz, Linkz, SEM, Vidyoda, Fizy ve Mobilz gibi işletmelerin Yönetim Kurulu Başkanı, bana göre doğuştan girişimci bir işadamı; 2002'de Reklamz'yi, 2006 yılında SEM'i ve 2007 yılında da Linkz'i, 2009 yılında bünyesinde fizy.com ve qaraoke.com'un da bulunduğu Site A.Ş.'yi kurdu.


Kendisine benimle hikayesini paylaşmasını rica ettim, kabul etti. Yazımda kendi kaleminden hikayesini okuyacaksınız. Ben kendisini Sheraton Maslak otelin en tepesindeki ofisinde ziyaret ettim, ayrıca birebir sohbet ederek , birkaç samimi soru da sordum.

Ülkemizde birçok girişimci daha önce şirketlerde çalıştıktan sonra kendi işlerini kurmak isterler. Onlara göre çalıştığı şirketler onlar üzerinden para kazanıyordur. Müşteriler onlar için bu çalıştıkları firmayı tercih ediyorlardır.
Bu cesaretle firmalarını kurarlar; bazıları başarılı olur bazıları da batar.

Orkun’a sorduğum başarılı girişimciliğin sırrı nedir sorusunun cevabı oldukça kısa idi “Vizyon ve strateji ! ‘ye sahip olmak”, bu olmadan şirketler başarılı ve karlı olamazlar. “ Bu nedenle birçok başarılı işadamı tüm elemanları terk de etse, işlerini sürdürebilirler. Girişimcilik için “Korku , amacı geçmemeli “ diyor. Amaç, bir yerde tutkudur. Korku da başarısızlıktır. Tutku inanca döndüğünde girişimciliğin ilk tohumlari atilmiş oluyor .

Orkun Tekin’in neden bana ilginç geldi? Biri yaşı bu kadar gençken bu kadar risk alabilmesi, iş hayatinda iki kere dibe vurmasi, kendisine sonsuz güvenmesi. Kendisini Comnet’te çalışırken tanırdım, sonra bir gün havalimanında SimIT ‘de satış yöneticisiyken kendisine tesadüfen rastladım. Birkaç yıl sonra ReklamZ yi kurduktan sonra ekibine Satış eğitimi vermemi istedi. O zaman artık patron olmuştu. Askere gitme telaşı ile şirkete CEO getirdi . CEO ‘nun gelmesi ile en iyi elemanlarini kaybetti. Elemanlari PlanB adında bir şirket kurdular. CEO ise şirketi istediği gibi yönetemediği gibi şirketi borç batağına soktu.

Orkun’un hayatında en önemli kararı SimIT’den ayrılıp (benden yönetici olmaz diyor. Kendisi iyi bir vizyoner lider ve girişimci, altını çizmek isterim bu kadar özelliğine rağmen ben iyi bir yönetici değilim diyecek kadar mütevazi) .Cebinde $ 12.000 ile Amerika’ya gidiyor ve ReklamZ fikri orada doğuyor. Dönünce babasından 10.000 TL borç alarak ReklamZ’yi kuruyor. Babasına yüzde 10 şirket hissesini veriyor. ReklamZ ‘yi kurduğunda 6 ay kadar sadece peynirli su böreği dışında bir şey yemediğini, Coca Cola’ya toplantıya giderken benzini bitip parası olmadığı için randevuya gidemediği günleri halen hatırladığını söyledi. Kısaca girişimcilik bir inanç, kararlılık ve çaba meselesi ..

Askerdeyken , ReklamZ’ye atadığı CEO’nun şirketi 1.500.000 TL zarara uğratması sebebiyle tekrar başladığı noktaya dönüyor. Şirketi tekrar kara geçiriyor. Fizy.com yeni bir girişim olarak ortak oluyor. Fizy.com çok başarılı olurken telif hakları konusunda anlaşamayınca MÜYAP tarafından kapatılıyor.

Şans burada devreye giriyor. 3 Ocak 2011’de Fizy.com kapatılmadan önce katıldığı yarışmada dünyanın en iyi müzik sitesi seçiliyor. Bu başarı sonrasında Turkcell fizy.com’u alıyor. “Las Vegas’ta 2000 kişinin ödül aldım, bu anı hiç unutamam” diyor Orkun..

2011 yılı , Orkun Tekin için şanslı bir yıl , Reklamz, kardeş şirketlerinden Linkz ve SEM A.Ş.‘nin de dahil olduğu bir anlaşma ile Almanya merkezli Ballroom International Network tarafından satın alınıyor.

Bugün ise Orkun, Holding’in ana hissedarları Türkiye’deki İcra Kurulu Başkanlığı görevinin haricinde tüm ülkelerin ‘’İş geliştirme ve yeni pazar açılımlarından sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi’’ olarak görevini de başarı ile sürdürüyor.

Şimdi Orkun’nun iş hayatını kendi ağzından okuyun ..

“Bu özet iş yaşamı hikayemin içerisinde , sıfır noktasından gelinen boyuta nasıl ulaşıldığı, yolda ne gibi kararlar alma durumunda kalındığı , rekabette nasıl pozisyon alınması gerektiği ve belirli bir büyüklüğe gelindikten sonra da ne gibi fırsatların peşinde koştuğumu anlatmaya ve genç girişimci adayları ile paylaşmaya çalışacağım. Öncelikle bu güzel ifade zemini için size teşekkür ediyorum.

İstanbul Universitesi Ekonometri bölümünde okurken kendi geçimimi sağlayabilmek ve ailemden finansal anlamda kopabilmek için çalışmaya başlamıştım. Uluslararası bir devre tatil zincirinin Türkiye ayağında part-time bulduğum iş sonrasında yaklaşık 3-4 ay gibi kısa bir süre içerisinde Türkiye ve Balkanlar bölgesinde o dönemin en çok tatil satan elemanı olunca anladım ki ‘’satış yetkinliği’’ benim hayata dair anahtarlarımdan biri olacak ve bunun üzerine gitme kararı aldım.

Universite biter bitmez (1999) sevdiğim ve fazlasıyla zamanımı harcadığım ‘’internet’’ alanında çalışma arzusuyla zamanın kurumsal internet servis sağlayıcılarında çalışan bir arkadaşımın da yardımıyla resmen ilk profesyonel görevimi almış oldum , ama sandığım gibi satış departmanında değil ‘’help-desk’’ biriminde boşluk vardı ve bana ilk işim olması sebebiyle burada yer verebileceklerini ilettiler. Boş gezmeyi sevmediğim ve kapıdan girmenin önemli olduğunu bildiğim için en düşük mertebedeki bu işi kabul ettim.

3-4 ay kadar bir süre akabinde arzu ettiğim satış departmanına zaten ulaşmış ve ilk kartvizitimi de edinmiştim. ‘’Kurumsal Satış Sorumlusu’’.

Takip eden dönemlerde hızla yükselen kariyer basamakları ve sırasıyla ‘’Kanal Satış Müdürlüğü’’, ‘’Satış ve Pazarlama Müdürlüğü’’ ve en nihayetinde çeşitli firmalarda genç yaşımda ‘’Direktör’’lük pozisyonuna kadar ulaşmıştım. Tüm bunlar sadece 3 sene içerisinde gerçekleşmiş ve başdöndürücü bir hızda oluşmuştu. Ancak hep içimde eksik olan bir parça vardı ki , o da kendi Tuval’imde kendi resmimi çizmek , kural koyucu pozisyonda olmaktı.

Bu noktada basit ama önemli bir soru vardı önüme , sürekli ve düzenli bir maaşla kariyerime devam etmek mi? Yoksa risk alıp hayallerimin peşinde koşmak mı?...

Bu konuda korkularımın hedeflerimin önüne geçmemesi adına bir girişimci kimliğine yönelmeye ve sonuç ne olursa olsun hedeflerimin peşinde koşmaya karar verdim. Bu amaçla, 2001 senesi sonlarında ani bir kararla görevimden istifa edip profesyonel kariyerimi de sonlandırmış oldum.

Ancak bu sefer de ne iş yapmam gerektiği konusunda ikilemlerim vardı. Biraz da yorgunluğumu atıp öyle başlıyayım yeni iş hayatıma düşüncesiyle sırt çantamı alıp ufak bir devri-alem yaptım. Döner dönmez ise yapmak istediğim işi ve hayal merkezimi harekete geçiren uzmanlık dalını bulmuştum. ‘’İnternet Reklamcılığı’’.

2002 senesinin şubat ayında Türkiye’nin ilk bağımsız internet reklam yayın ağı ‘’Reklamz ‘’‘yi bir ortaklık yapısıyla kurararak resmen ‘’Girişimci’’ oldum. Çok zor ve finansal zorluklarla geçen bir sene sonunda yıpranmış olan ortağım çekilme kararı alıp beni tüm bu zorluk ve fırsatlarla başbaşa bıraktı.İşte o gün benim için bir milat oldu zira herşeyi öğrenmek her probleme göğüs germek ve bunları tek başına yönetebilmek gibi bir öğreti ,iş hayatındaki beni şekillendirdi ve olgunlaştırdı.

Sonraları ise yıllar yılı %60-%100 arası agresif büyümeler ve başarılar sonucunda Reklamz 2 kardeş şirketini doğurdu. Bunlar 2007 senesinde Türkiye’nin ilk içerik bazlı reklam ağı olan ‘’Linkz’’ ve Türkiye’nin ilk ‘’Arama Motoru Reklamcılığı’’ şirketi olan ‘’SEM’’. Bu dönemde yanımda çalışan ve ortaya beklenenin ötesinde kıymetler koyan arkadaşlarımı hissedar yapmak sureti ile yapıyı ve ekibi büyütme imkanına sahip oldum. Böylece artık hayallerimde yalnız değildim ve arkamda profesyonel emekten daha da kuvvetli bir ekip gücü de oluşmuş oldu.

Rekabet ortamı gitgide büyüyordu , yerli medya gruplarının yanına bizim gibi genç girişimciler katılmış ve daha da zorlusu artık yabancı sermayeli medya oyuncuları da pazara yavaş yavaş girmeye başlamışlardı. Bu noktada en büyük özelliğimizin bir rakun hızında ve bir bukalemun çeşitliliğinde pozisyon almış olmak ve internet reklamcılığı genelinde mümkün olabilecek tüm dikey uzmanlık alanlarında belirgin güçte şirketlere sahip olmuş olmamızdı. Artık bir müşteri çok dikey kanalda bir çalışma yapmak istediğinde önce bize danışıyordu.

Bir anda bir şirketler grubu ve sektörün kalbindeki bir yapı haline gelmiştik , ‘’rekabet’’ kelimesinin anlamını öğrendiğim seneler oldu bunlar , zira artık sadece firmalardan oluşan yapılar olmaktan çıkıp , sektör içinde sektör yaratan vizyonerler olmaya başlamış ve dikkatini çektiğimiz büyük şirketlerin sert rekabet oyunlarını da göğüslemek zorunda olan bir pozisyona gelmiştik.

Bu esnada 14 sene boyunca çeşitli bahanelerle hep uzak durmaya çalıştığım ‘’askerlik’’ görevimi yerine getirmek üzere 2009 senesinde birliğe teslim oldum.Yokluğumda görevimi sürdürmesi için bir kaç senedir bize stratejik danışmaklık veren bir arkadaşımızı en tepe pozisyona atadım 8 aylık bizzat eğitimlerim ve imza yetkisine kadar tam yetkilendirmeyi sonrasında gönül rahatlığı ile askere gitmek üzereyken , sistem içerisinde önemli bir kaç arkadaşımı bu atamayı kabullenmemeleri sonucunda kaybettim. Acaba diye diye Diyarbakır gibi sert şartların olduğu bir bölgede askerlik hizmetine başladım ama kötü haberlerin ardı arkası kesilmiyor ve önemli insan kaynaklarını kaybetmenin sonucunda hatalar zinciri , şirketlerin artık finansal olarak da çıkışı zor bir durumu gelmesine yol açıyordu.Hiç unutmuyorum 5 ay sonucunda şirket karlı bir pozisyondan 1.5 milyon TL gibi sert bir zarar pozisyonuna düşmüştü.

Bölük komutanının özel ve gizli izni ile 8 saatlik ani bir İstanbul seyahatinde ilgili arkadaşımızın görevine son verdim ve hala askerken görevi devralıp şirketi uzaktan yönetmeye başladım.Çok zorlu şartlar ve inanılmaz önemli mesailer sonucunda tekrar o dönemli hissedar olan çalışma arkadaşlarımla kenetlenmeyi başarmak sureti ile yönümüzü 1 sene gibi kısa bir sürede tekrar yukarıya doğru yöneltmeyi başardık. Özellikle teknik iflas pozisyonuna düşmüş bir şirketler grubu olarak bu geri dönüşü sağlamış olmamız hem özgüvenimizi yerine getirdi hem de uluslararası yatırımcıların dikkatini daha da fazla çekmemizi sağladı.

2010 senesine geldiğimizde değişen ve gelişen sektörümüz, kendi içinde farklı dikey ihtiyaçlar ve fırsatlar oluşturdu. Biz de zaten stratejimiz gereği ‘’internet reklamcılığı’’ alanında tüm dikeylerde varolmak ve müşterilerimize bu alandaki ihtiyaçları anlamında çoğul hizmetler sunabilmek istiyorduk, hızlı hamleler sonucunda hem ‘’Mobil Reklamcılık – (Mobilz)’’ hem de ‘’Online Video Reklamcılığı-(Vidyoda)’’ alanında iki şirketimizi daha peş peşe kurmak başarısını gösterdik. Bu sayede neredeyse her online reklamcılık dikeyinde bir konumumuz ve şirketimiz oldu ve her bir şirketi /şirket çalışanlarını farklı uzmanlıklarda yetiştirmek sureti ile uzmanlık alanları yaratıp hizmet kalitemizi yükselttik bu da müşteriler nezdinde vazgeçilmesi zor bir yapı olmamızı sağladı ki , zaten oluşmaya başlayan taliplerimiz de bir anda artmaya başladı.

İlk olarak İsviçre’nin en büyük medya gruplarından biri ile başlayan yatırımcı görüşmelerimiz daha sonra Türk bir medya şirketinin de devreye girmesi sonucu çeşitlendi ancak pek de arzu ettiğimiz yaklaşımları veya çıktıları oluşturamadık dediğim bir anda Alman’lar çıkageldi ve 18 aylık git-geller sonucunda resmen 2011 Kasım ayında ‘’Ballroom-International Holding’’ tarafından kurmuş olduğumuz 4 şirket satın alındı.

Reklamz,Linkz,Sem ve Vidyoda isimli şirketlerimiz bu tarih itibariyle artık 5 ülke de 17 firmadan oluşan büyük bir yapıya eklenerek Doğu Avrupa bölgesinin en büyük ‘’Online Reklam Grubu’’ nun birer parçası haline geldiler.

Satış anlaşmamızın bir bölümünü içeren hisse takası sonucunda da biz Türk ortaklar olarak Holding nezdinde hissedar olunca , Holding’in ana hissedarları Türkiyedeki İcra Kurulu Başkanlığı görevimin haricinde benim; Tüm ülkelerin ‘’İş geliştirme ve yeni pazar açılımlarından sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi’’ olarak görevimi sürdürmemi istediler.

Hali hazırda bu yeni görevle birlikte hizmet ve teknoloji ihracat/ithalat ‘ına da başlamış olduk.Örnek vermek gerekirse , know-how setinde baktığımızda zaten Almanya’dan Çin’e kadar bir bölgenin en büyük oyuncusu olan SEM isimli şirketimize bağlı kardeş şirketleri hemen ‘’Polonya ve Macaristan’da oluşturduk. Sırada ise Dubai var. Bunun haricinde Video reklam teknolojilerimiz yine ‘’Macaristan ve Romanya’da sene bitmeden kullanıma açılacak. Daha 1 sene bile dolmadan çok yoğun bir ajanda da hayatımızı sürdürüyoruz. Eskisinden çok daha fazla çalışıyorum ancak çok daha motive bir formda çalıştığımı da belirtmek istiyorum çünki yıllar boyunca yaptıklarımız Avrupalı meslektaşlarımız tarafından alkışlanınca inanın tüm yorgunlukları unutuyorsunuz ve hedef yolunda ilerlediğinize emin oluyorsunuz.

Hedef neydi derseniz ; İnanın ilk şirketi kurduğum gün bu derece yüksek hedeflerim yoktu ama hayallerim bir gün uluslararası kıymetler yaratmaktı ki bunu da başardığımızı düşünüyorum.

Gerçekten çok önemli bir pazarda ve dinamik bir nüfusa sahibiz . Bu da İnternet gibi bir alanda önemli fırsatları ve büyüme imkanlarını da beraberinde sunuyor. Nitekim yukarda saydığım görevlerim dışında yaklaşık olarak 10 tane yatırımım var ki , bunlardan şimdilik en meşhur olanı fizy.com. 2009 senesi sonunda bir girişimci tarafından kurulan fizy’nin ilk stratejik yatırımcısı oldum ve hakim hissedar olarak fizy’nin hızlı büyümesi noktasında önemli mesaileri ekip arkadaşlarıyla birlikte oluşturduk.Gel gör ki , en başarılı ve popüler olduğumuz dönemde telif endüstrisinin yüksek ödeme taleplerini karşılayamamız sonucunda , Mashable.com’un yaptığı bir yarışma sonucunda dünyanın gelecek vadeden müzik servisi seçilip Las Vegas’da 2000 kişi önünde ödülümüzü alırken , kendi ülkemizde kapatılmış bir mecra olmuştuk...

2011 senesinin başlarında ise ‘’Turkcell’’ yatırımcı olarak fizy’nin çoğunluk hisselerini aldı , telif taleplerini ödedi ve de şimdi ölçeklenebilir bir fizy için hepbirlikte çalışıyor ve büyütmeye devam ediyoruz.

Diğer yatırımlarımda ise daha pasif roller almaya gayret edip yatırımcı/danışman pozisyonunda hareket ediyorum aksi halde vakit malesef yetmiyor. Beni heyecanlandıran projelere ya bizzat katılıyor ya da üyesi olduğum ‘’Melek Yatırımcı Ağlarına’’ yönlendiriyorum.

Halen ne kadar hızlı geçtiğine inanamadığım 10 senelik girişimcilik hayatım sonucunda şöyle bir geriye baktığımda kendimi mükemmel bir yönetici olarak gördüğümü söyleyemem.Daha çok bir vizyoner/lider olarak görüyorum.

Çok hatalar yaptım, bunların bedellerini de en sert şekilde ödedim. Ama ne hata yapmaktan ne de risk almaktan hiç kaçınmadım. Girişimcinin hisleri önemlidir , ama en önemlisi girişimci karar alabilmelidir.Çok açılı bakabilmelidir, sezilerine güvenmelidir ve hızlı pozisyon almayı bilmelidir.

Tüm bu hikayeden çıkarımlarıma ve girişimcilere tavsiyelerime gelirsek eğer ; en kuvvetli oldukları özelliklerine ehemmiyet ve öncelik versinler.Yapacakları işi bu özelliklere göre tayin etsinler.

Sermaye enjeksiyonu almak ya da almadan ilerlemek gibi opsiyonlardan hangisi ile hayatlarını sürdüreceklerine baştan karar verip mali ve idari yapılarını buna göre kursunlar. Sadece fikre aşık olmasınlar , kendilerine olan aşkları ve inancı herşeyin önünde zira bugün binlerce fikrin havada uçuştuğunu ama bir fikrin hayata geçirilmesi yönündeki çalışmaların eksik kalması sonucu çoğunun sonunun çabuk geldiğini ve yok olduklarını görüyorum.”

 

Orkun Tekin : “ Girişimci bir patron değildir. Girişimci bir Lider’dir. Ve girişimci korkularını/kaygılarını bastırmayı bilen , hedeflerinin peşinde ne olursa olsun koşmayı benimsemiş olan kişidir. ”
Orkun Tekin ‘nin hikayesi sansüzsüz olarak bizimle paylaştığı için teşekkür ederim. Umarım bu hikayeden kendiniz birçok ders çıkarmışsınızdır.

Sevgilerimle,

Taner Özdeş

 

Comments powered by CComment

Bize Ulaşın

Halim Meriç İş Merkezi Cemal Sururi Cd. No:25/18 Şişli İstanbul

  • dummy0532 255 97 82

E-Bülten

E-posta adresinizi girin, size daha fazla bilgi gönderelim...

Ara