Beyrut Tatil Notlarim!

Beyrut, Avrupa’nın Paris’i. Şu sıralar oldukça popüler bir yer. Biz de bu sene Nisan ayında yakın arkadaş grubumuzla ( Yonca Ertem - Jules Verne) eşliğinde – en güvenilir seyahat planlamacımız) dört günlüğüne Beyrut’a gitme kararı verdik. Açıkçası hiçbir araştırma yapma ihtiyaç da duymadım. Vizenin olmaması ve 2.5 saatte uçabilmeniz kısa kaçamaklar için ideal .

Gitmeden önce Beyrut’u gece hayatı, kadınları ve yemekleri ile meşhur bir yer diye biliyordum. Araplar Lübnan’ın gece hayatını, kumar için tercih ediyorlar. Beyrut'ta Türk dizileri sayesinde Türklere karşı sempati var. Türk olduğunuzu öğrendiklerinde yakınlık gösteriyorlar, yardımcı olmaya çalışıyorlar
Beyrut tarihçesi hakkında kısaca bilgi vermek istiyorum:

Beyrut, Lübnan'ın başkenti. Nüfusu 4 milyonun üzerinde olan Beyrut, deniz etkisinden biraz korunan bir körfezin kıyısında; tipik bir Akdeniz iklimine sahip. Uzun yıllar Ortadoğu'nun ekonomik, fikri ve kültürel merkezi olan Beyrut, 1970'lerden sonra başlayan toplumsal ve siyasal karışıklıklar ve bu yüzden patlayan Lübnan İç Savaşı sonucu bu özelliğini kaybetmiş.

Beyrut, Osmanlı döneminde planlı bir gelişme göstermiş. 1943'te Lübnan'ın bağımsızlığını kazanmasından sonra gelişigüzel ve hızlı bir büyüme dönemine girmiş.


İç savaştan önce Beyrut nüfusu içinde Hıristiyan ve Müslümanların sayısı hemen hemen eşitmiş. Şimdi Müslümanlar nüfusun yüzde 60’ını oluşturuyorlar.

Halkın büyük çoğunluğunu meydana getiren Araplar, Lübnanlıları, Filistinli mültecileri, Suriyelileri ve başka göçmen Arap cemiyetleri de içine alıyor. En büyük ve tek etnik azınlık Hıristiyan Ermeniler. Ama Hristiyan Araplar gibi iç savaş yüzünden ve sonrasında sayıları göçle azaldı ve azalmaya devam etmekte.


Beyrut'ta eskiden Müslüman topluluğun çoğunluğu Sünni iken 1960'lardan sonra göçler sonucu Şiilerin sayısı giderek artmış. Batı Beyrut'un bazı bölümlerinde küçük Dürzi toplulukları da yaşıyor.

Beyrut, 1950-70 yılları arasında Ortadoğu'nun gözbebeği idi. Lübnan'ın serbest ekonomi ve döviz sistemi, altın esasına dayalı istikrarlı ve konvertibl parası, banka hesaplarının gizliliğini sağlayan kanunları, çekici banka faizleri Beyrut'u Arap zenginlerinin bankacılık merkezi haline getirmiş. Ayrıca deniz ve hava yoluyla dünyaya açılması ve yabancı firma ve bankalar içinde Ortadoğu'ya girmek açısından ideal bir üs olan Beyrut, serbest liman bölgesiyle Ortadoğu'nun en büyük antreposu olmuş. Şehirdeki Beyrut Amerikan Üniversitesi, Saint Joseph Üniversitesi, ve Beyrut Arap Üniversitesi Arap ülkelerinden pekçok talebeyi Beyrut'a çeken bir faktör. Ancak 1970'lerden sonra başlayan iç karışıklıklar ve Arap-İsrail Savaşı'ndan sonra Filistin Kurtuluş Örgütünün karargâhını buraya taşıması ve devlet otoritesinin ve düzeninin zayıflaması Beyrut'un cazibesini kaybettirmiş. Bu toplumsal ve siyasal karışıklıklar gittikçe artarak 1975'de iç savaşa, iç savaş Beyrut'un çok ağır maddi hasarına ve can kaybına yol açmış. Savaş 1991 yılında sona erdiğinde Beyrut bir harabeye dönüşmüştü ve 150.000 Lübnanlı can vermiş. Kentin merkezi onarılmasına ve maddi olarak biraz toparlanmasına rağmen geleceği hala belirsiz. 2006 tarihinde başlayan İsrail-Lübnan Krizi'nde İsrail’in hava saldırıları sırasında Beyrut kenti, özellikle güney kısmı ağır hasar görmüş.

Dünyada 15 milyon Lübnan’lı var ve bunların 6 milyonu Brezilya’da.


Beyrut’ta oldukça güzel 5 yıldızlı Intercontinenta lPhoenicia 'da kaldık : http://phoeniciabeirut.com/ fiyatları Internet’ten daha ucuz.. Otelin en önemli özelliği en yeni açılan şehir alışveriş merkezine yakınlığı ve deniz kenarındaki Zeytuni bay bölgesine yürüyecek mesafede olması; burada en yeni restoranlar ve kafeler var.

Otelimize yürüme mesafesindeki Downtown Solider dedikleri bölge var. Bu bölge savaştan sonra yıkılmış, orijinal şekliyle yeniden yapılanmış. Şehrin lüks alış-veriş merkezinin yakınında; burada restoranlar kafeler var. Ashrefieh, zenginlerin gayri muslimlerin oturdugu bölge; burada küçük dükkânlar, restoranlar var; yürüyerek keşfedilebilir. Gemmayzih, barlar sokağı; akşam üstü hareketli oluyor, bu sokağa girmeden sağda Saifi bölgesi var, burada da sanat dükkanları, antikacılar, kafeler var. Her yere yürüyerek gitme imkanınız var.

İlk gün : - Jeita mağaralarına gittik. Beyrut’ ta görülmesi gereken çok ünlü bir mağara, çok etkileyici. O kadar uzun ki mağaranın sadece bir kısmını açmışlar. Kendimi filmlerde gibi hissettim. Beyrut’un yakınlarında bir gününüzü geçirebileceğiniz çok ilginç bir bölge burası. Jeita yer altı mağaraları bu sene dünyanın yedinci harikası olmaya aday…
Bölge teleferik, sandal veya yürüyerek gezilebiliyor. Mağaranın içindeki sandallarda yüzyıllarca süren erozyonların oluşturduğu ve ışıklandırılmış gizemli koridorlarında gezinirken heyecanlanmamak mümkün değil. İlk kez 1836 yılında keşfedilen mağarada 9,000 metre derinliğe kadar gidilmiş olması olağanüstü bir olay. Tavanı dağ gibi, tabanı ise saf sudan oluşan bu büyülü güzellikte sessizce dolaşırken adeta nefesimizi tutup bu ihtişamı yaşadık. İçeride çekim yapmak ve fotoğraf çekmek kesinlikle yasak. . Video görüntüleri için : http://www.youtube.com/watch?v=FyeSVfoNXs8


Tur sonrası öğle yemeği alacağımız Tawlet restoranına gittik; Lübnan ev yemeklerinden oluşan organik mutfak. Bu konudaki övgü linkini okumanız için ekliyorum. Restoran, yemekler hepsi mükemmel, muhakkak gidin.

Lübnan mutfağını neden bu kadar çok beğendiğini bu yolculukta anlamış oldum. Mezeler hem çok çeşitli, hem de şahane. Yeşillik ve özellikle de nane çok tüketiliyor bu ülkede. Semsek (labneli börek), humus, tabuli (ince bulgurlu maydanoz salatası), nar ekşili zahter salatası, çiğ köfte (bulgurlu veya bulgursuz), patlıcan ezme (közlenmiş), zeytin, deniz ürünleri kibbe (içli köfte), bin bir meze çeşidinden sadece birkaçı. Beyrut mutfağının bir başka başrol oyuncusu da Zahter. Kekik türünden, ancak kekikten çok daha aromalı ve lezzetli. Tazesi, salata malzemesi; tozu, susam unu ve zeytinyağı ile karıştırılınca, kahvaltıda ekmeğe sürebiliyor veya kurusu, zahterli pide malzemesi şeklinde; günün her anında sofrada yer bulabiliyor kendine. Ekşili yaprak dolması baştan çıkaran lezzetler arasında. Lübnan, bir yandan da zeytin ve zeytinyağı cenneti. Zeytinyağı, sabah, öğlen, akşam değişik karaf ve kâselerde mutlaka sofrada da ayrıca sunuluyor. Yemeklerden sonra ağır tatlılar ve kakuleli Türk kahvesi pek meşhur..

 

 

Akşam yemeği için Babel Restaurant’a gittik. Lübnan mutfağı, mezeler ve Barbeque et çeşitleri. Restoran oldukça büyük ve mezeler saymakla bitmez. Arak bizim rakının biraz daha şekerlisi ve çabuk çarpanı, küçük bardaklarda neden servis edildiğini 2 bardaktan sonra anlamış oldum.

http://www.timeoutbeirut.com/restaurants/article/2445/babel.html

Artık eğlenme zamanı , yemek sonrası canlı müzikli kulüp Music Hall ‘e gittik:En ön masada yerimiz hazırdı. Her 10 dakikada bir değişik müzik ve gruplar çıkıyor. Herkes ayakta dans ediyor. O kadar kalabalık ki, hareket etmek oldukça zor. Salonun yarısı Türk’tü bu arada. Lübnan güzel kızları ile de meşhur bu arada.


http://www.youtube.com/watch?v=FufYigH4FS0


Dünyanın en güzel, en bakımlı ve şık kadınlarını Beyrut gecelerinde görmek mümkün. Lübnan’daki bankaların müşterilerine ‘’estetik ve güzellik harcamaları için’’ dünyada tüketicisine kredi veren nadir belki de tek ülkesinin Lübnan olduğunu söyledi.Şehirde dolaşırken resimde gördüğünüz kadın ayakkabıları satan FIORINA Shoes & Bags mağazası ilgimi çekti . Bu resmi çektim.

.
Pazar günü, Baalbeck harabelerini gezdik .

Baalbeck, her yıl dünyanın dört bir yanından tarih meraklılarını ağırlayan ıssız şehir; Beyrut’tan 180 kilometre uzaklıkta. Humus - Şam demiryolu üzerinde, dünya üzerindeki en geniş akropole sahip antik şehir. Aynı zamanda Ortadoğu’daki en önemli Roma kalıntısı. Baal tanrısına tapanların da merkezi. Baalbeck Festivalleriyle, caz konserleriyle de çok meşhur.
Savaş sırasında insanlar şehirden dağlara kaçarak buralarda yaşamaya başlamışlar daha sonra bu evleri yazın sıcağından korunmak için yazlık evler olarak kullanmaya başlamışlar.

Lübnan şehirde denize girerken aynı zamanda dağlarda da kayak yapabileceğiniz nadir ülkelerden. Lübnan’da çok lüks kayak merkezleri var. Faraya bunlardan sadece bir tanesi ve sonrasında Ksara şarap vadisi, Şarap tadımı yaptıktan sonra öğle yemeğini Casino Arabi’de aldık. Şarap tatarken tabii ki çok eğlendik. Lübnan şaraplarıyla da ünlü. Kesinlikle tadılmalı.

 

Akşam yemeğinde Zaitunay Babel Bay restoranına gittik.
Deniz mahsulleri, otele yakın. Hayatımda ilk defa nargileyi Beyrut’ta içtim. Akşam yemek esnasında işadamlarının yemek arasında Nargile içtiklerini gözlemledim. Zaten ününü duymuştum. Hemen garsona ısmarladım. Aroması ile içmesi çok keyifli.

Pazartesi günü son günümüzdü.

Öğle yemeğinde, Lübnan’ın meşhur sokak üzerinde bir büfede Falafel yedik. Çok lezzetli. denenmesi lazım.
Sonrasında yeni yapılan alışveriş merkezinde alışveriş ve kafelerde keyif. Avrupa’dan farkı yok. Sonrasında otelde havuz kenarında keyif yaptık.


Bu arada havuzda görevli olarak çalışan Lübnan’da yaşayan bir Türk ile tanıştım. Kendisi ile resim çektirdik ve sohbet ettik. İzmirli idi ve Türkiye hasreti çekiyordu. Beyrut’ta yaşamaktan mutlu değildi.
3 gece 4 gün ‘de başarılı tur organizasyonu ile rüya gibi Beyrut’un keyfini çıkardık. Beyrut, bulunduğu bölge olarak oldukça riskli. En ufak bir huzursuzlukta veya iç savaşta savaş öncesine dönüşebilir. Görülmesini tavsiye ederim. Biz geldikten kısa süre sonra ortalık yine karıştı http://haber.sol.org.tr/dunyadan/lubnan-ic-savasin-esiginde-haberi-55072 ve turlar iptal oldu. Biraz şans işi ama bizim bulunduğumuz bölge güvenli.

 

Umarım bu uzun ve keyifli yazıyı sıkılmadan okumuşunuzdur. Bundan sonraki seyahatim Afrika.

Sevgilerimle,

Taner Özdeş

Comments powered by CComment

Bize Ulaşın

Halim Meriç İş Merkezi Cemal Sururi Cd. No:25/18 Şişli İstanbul

E-Bülten

E-posta adresinizi girin, size daha fazla bilgi gönderelim...

Ara