Hayat Ve İnsan Üzerine!

Hayatımın son 15 senesinde insanlara birşeyler vermek için çok çaba gösterdim. Hayattaki en büyük amaçlarımdan biri bilgimi, tecrübemi, gözlemlerimi insanlarla paylaşmak. İnternetin ve sosyal paylaşım sitelerinin yaygınlaşması, kişisel gelişim konusunda ilginin artması ile ulaştığım kitle hızlı bir şekilde artarak büyüdü. Uzmantv’deki röportajımı 200,000 kişinin seyretmiş olması, kitabımı okuyan insanların sayısının 20,000 kişiyi geçmesi, eğitim ve seminer verdiğim kişilerin sayısının 50,000’i geçmiş olması, beni çok mutlu eden ve yaptığım çalışmalar konusunda beni motive etti ve cesaretlendirdi.

Bu hafta ne yazayım diye düşünürken, geçen hafta Afrika’da Capetown’da olmam ile orada yaşadıklarım bana bazı fikirler çağrıştırdı: Hayat ve insan .. Bu konuda birşeyler yazmak istedim. Her yazım gibi önce konu başlığı ile başlayan düşüncem, olayları ve insanları bana doğru çeker ve yeni bir hikaye ortaya çıkarır...

Dünyada herşey değişiyor, hem de çok hızla gelişiyor. Bazen o kadar hızlanıyoruz ki, ruhumuz bu hıza yetişemiyor. O zaman ne oluyoruz? Yorgun, gergin, saldırgan. Hırsımız, egomuz, herkesten daha üstün ve iyi olma isteğimiz ruhumuzdan uzaklaşmamızı sağlıyor. Mutlu olduğumuz anlar ise; o anın keyfini yaşadığımız, uzun ve derin sohbet yaptığımız zamanlar veya amaç ve sonuç olmadan severek yaptığımız şeyler. Bunları o kadar az yapıyoruz ki veya da bunu düşünecek kadar bile kendimize zaman ayırmıyoruz.

Hastalanmak, zorunlu dinlenmek, seyahatler ve tatiller sayesinde yavaşlıyoruz. Seyahat etmek benim için tam bir terapi. Özellikle uzun seyahatlerde emaillerimi temizleme, kitap okuma, düşünme , yanımdaki yolcu ile amaçsızca sohbet etme imkanım oluyor. Gittiğim yerlerde oradaki yaşam tarzı, insanlar , sakin ortam ruhuma o kadar iyi geliyorki.

Son seyahatimde Capetown’da ilk defa siyahların beyazlardan fazla olduğu bir ülkeye gittim. Siyah insanlar, Hindistan’da yaşamış olduğum gibi az ile yetinmesini öğrenmiş, güleryüzlü, hizmet etmekten onur ve keyif alan, zorluklara rağmen hayata tutunan insanlar. Ülkemiz o kadar zengin ki; dünyanın neresine gidersem gideyim ülkemiz konusunda ne kadar şanslı olduğumuzu görüyorum. Kendimizle memnun olmayan bir toplum olarak, bu negatif ve olumsuz enerjimizi bulaşıcı olarak çevremize de bulaştırmış oluyoruz. Sonuç, mutsuz bir toplum !

Capetown sonrasında Berlin’e geldim. Berlin, sakin bir şehir. Caddelerde insanlara bile az rastlanıyor. Hizmet anlamında o kadar profesyonel olmuşlar ki, gerçek mi yoksa öğretilmiş bir davranış olarak mı bu insanlar hizmet ediyor, anlamak çok zor. Bizim insanımızın sıcaklığı, samimiyetini beklememek lazım. Akdenizliliğin vermiş olduğu genlerimizden gelen sıcaklık, misafirperverlik ve samimiyet, diğer yandan işimizi özenmeden, değer vermeden, sürekli profesyonel kurallar içinde yapma konusundaki disiplin eksikliğimiz, hizmet sektöründe yurtdışına göre aynı ( veya sürekli) kaliteyi tutturmamazın en önemli sebebi.

Bununla ilgili bir öykü anlatmak isterim. Bir gün bir adam yürürken iki tane duvar ören usta görmüş. Biri öfleyerek ve söylenerek tuğlaları üstüste yerleştiriyormuş. Diğer usta ise neşe ve coşku içinde tuğlaları yerleştiriyormuş, hatta zaman zaman ıslık çalışıyormuş. Adam dayanamayıp bu neşeli ustaya sormuş “Ne yapıyorsun? “ Adam dönmüş “ Ben tuğlalardan kathedral inşa ediyorum “ demiş. Bu düşünce farkı iki insanın aynı işi yapmasına rağmen nasıl farklı bir performans göstermesini açıkça gösteriyor.

İşim gereği Türkiye’nin 5 yıldızlı otellerine, spa, spor salonu ve restoranlarına “Müşteri Odaklı Satış “, “ Duygusal Zeka” ve “ Tavır ve Tutum” eğitimleri veriyorum. Kişinin tutum ve tavırlarının başarı oranının yüzde 80’ini olduğunu anlatıyorum. İşlerinden gurur duymalarını ve işlerini yaparken severek ve ellerinden gelenin en iyisini yapmalarını söylüyorum. Oluşan herşeyi olumluya çevirmenin ellerinde olduğunu, çevrelerine örnek insan olmalarını tavsiye ediyorum. Tabii ki herkesin anlaması farklı. İşte bu fark herkesin insan olarak diğerlerinden daha başarılı olmasını sağlıyor.

Yazımı yazarken Bloomberg televizyonda da Orhan Pamuk ile röportaj yapılıyor. Konuşmasının yazmasına göre oldukça kötü olmasını hayretle izlerken sunucu soruyor “ Sizin Nobel ödülü alacak kadar başarılı ve diğer yazarlardan farklı yapan nedir? “ Orhan Pamuk düşünmeden “ Kendime inancım, yaptığım işime inancım” diyor. Sunucu devam ediyor. “Nasıl farkına vardınız?” Tolstoy, Çavkoski, .vb yazarların kitaplarını okurken bende böyle yazabilirim, dedim kendime. Yaptığım şey insanlarla gündelik gözlemelerimi, bilgimi, tecrübelerimi haber gibi anlatmak , kendimi doğru ifade edebilmek.” Nobel alan bir kişi yaptığı işi bu kadar sade, basit bir dille anlatıyor.

Hayat ve insanlar o kadar karmaşık gibi görünse de insanları anladığınız, yargılamadan sevdiğinizde ve kabul ettiğinizde, hayatı da “Neden ben !” , şeklinde değil, olduğu gibi kabul ettiğinizde doyarak yaşayabilirsiniz. İnsanların anlamadığı en önemli şey, hayatta hiçbir şey sürekli iyi gitmez , insanlar sürekli mutlu, başarılı olamazlar. İnsanlar sürekli doğru kararlar vermezler, sürekli başarılı olamazlar. Sevdiğiniz insanlar ile ilişkiniz her zaman mükemmel olamaz, her zaman ve her konuda anlaşamazsınız. O zaman ne yapmalı insan? Hayatı ve insanları olduğu gibi kabul etmeli. Değiştirmek konusunda ise sadece kendisinin değişebileceğini bilmeli. Dünya ve hayatla kavga etmemeli. Sorumluluk almalı, insanları suçlamamalı, birşeyler yanlış gidiyorsa bakış açışını değiştirmeli, seçimlerini gözden geçirmeli. Hiçbiri işe yaramıyorsa en başa dönmeli. Negatif olay ve insanlardan uzak durmalı !

IMF Başkanı Strauss-Kahn’sın otel odasinda çalışan bayana tecavüz etme girişimi tüm kanallarda ilk haber. 2012 Fransa Cumhurbaşkanı olma konusunda en şanslı aday, 62 yaşında, 4 çocuk babası, IMF’nin başkanı. Şimdi düşünsenize böyle bir insan nasıl böyle bir hata yapabilir? Clinton, başkanlığı sırasında başına gelen olay yıllarca konuşulmuş, Deniz Baykal bir video görüntüsü sebebiyle politika kariyerini bitirmiş. Ali Kırca yine bir kadınla ile çekilen video görüntüleri sonunda itibarını kısmen yitirmişti.

Bu insanlar zeki, iyi okumuş, kariyererinde en tepe noktalara gelmişler. Ama unuttuğunuz önemli bir nokta bu kişilerinde bir insan olduğu, hata yapabilecekleri, egolarına, hayvansal veya kontrol edilemeyen güdülerine yenik düşebilecekleri idi. Aynı, Nobel ödüllü Orhan Pamuk, Almanya’yı savaşa sürükleyen Hitler, ülkemizi kurtaran Mustafa Kemal Atatürk gibi büyük bir inanç ve amaç uğruna akla gelmeyecek cesareti veya deliliği göstereceklerdi. Hepsinin ortak noktası bir insan olmaları! İnsan insan yapan kusurlarıdır.

Bunları düşünürken elime geçen gün SPA’da karıştırırken dikkatimi çeken ve yırtıp sakladığım eski dünya güzeli Keriman Halis Ece’nin röportajını yırtıp okumaya başladım. İşte dedim bu röportaj bu yazımı oluşturacak en önemli ilham kaynağı olacak dedim (içimden)..

1913 savaş yıllarında Mustafa Kemal Atatürk’ün girişimi ve vizyonu ile başlatılan ve ilk defa Cumhuriyet gazetesi tarafından düzenlenen yarışmada Türkiye güzeli seçilen Keriman Halis (daha sonra Atatürk tarafından Ece soyadı verilmiştir) ardından da Belçika’da düzenlenen Dünya Güzellik yarışmasında birincilik kazanarak, Türkiye Cumhuriyet’inin umudu ve onuru oldu.

Kaçınız bu hikayeyi biliyordur?

1932 yılında Türkiye’nin böyle bir başarıya imza atmasını bilmemizin tek sebebi kimsenin yazmamış olmasıdır. Ben sürekli çevremde bu ve benzeri hikaye, öykü, haber ve insan ararım ve beni bulurlar. Bu röportajdan bazı bölümleri ile paylaşmak isterim. Çok etkilendim.

Mustafa Kemal Atatürk şöyle demiş “Keriman Ece, bütün Türk kızlarının en güzeli olmak iddiasında değildir. Bu güzel Türk kızımız ırkının kendi mevcudiyetinde tabii olarak tecelli ettirdiği güzelliğini dünyaya, dünya hakemlerinin tasdikiyle tanıttırmış olmakla elbette kendini memnun ve bahtiyar addetmekte haklıdır. Türk Milleti bu güzel Türk çocuğunu samimiyetle tebrik eder.”

Röportajında Keriman Halis Ece kendi sözleriyle cevaplarını paylaşmak isterim :

-Kalabalık bir ailede büyümek nasıl bir duygu sorusuna: “ Karşılıklı anlayış içinde , insan ve doğa sevgisiyle dolu duyguların gelişmesine imkan veren bir ailede büyüdüm. Annem, babam, kardeşlerim ve akrabalarımla çok güzel günler paylaştık beraber. Hep bir aradaydık. Acıyı, tatlıyı, mutluluğu, mutsuzluğu birlikte paylaştık ve birbirimizi hiçbir zaman kırmadık. O zaman herkes böyleydi çünkü toplumsal bir savaşın içindeydik. “

- Rol modeliniz kimdi sorusuna : “Rol model olarak kimseyi örnek almadım. Annem ve babam bana iyi bir insan olmayı öğrettiler. Ben de onların aydınlattığı yolda kendimce iyi bildiklerimi örnek aldım. İnsanları sevmenin, hiçbir kimseyi küçük görmemenin ve fikirlerini ne olursa olsun varlıklarına saygı duymanın insanlık olduğunu kavramamı sağladılar.”

- 1930’larda güzellik anlayışı ile bugünü nasıl karşılaştırırsınız sorusuna şöyle cevap veriyor : “Her devirde dünyada çok güzel fiziki özellikleri olan insanlar var. O zamanlar güzellik ve natürel olmak birbirinden ayrı düşünülemezdi. Güzellik sadece fiziki güzellikten ibaret değildi.”

- Günümüz toplumu hakkında ne düşünüyorsunuz sorusuna : “Ruh geri plana, madde ise ön plana çıktı. Denge bozuldu. Biz köklü tarihe sahibiz ve tarih bize işık tutuyor, umutsuz değilim.”

- Ailenizden kazandığınız ve kendi ailenize aktardığınız en önemli değerler neler oldu sorusuna : “Amcamın şehit olması, daha sonraki yıllarda vatan kavramını anlamamı sağladı. İkinci önemli olay ise Cumhuriyet’ti. Bütün bu değerleri birleştirdiğim zaman ortaya çıkan sonuç, insanın insana sevgi ve saygısının, insan olmanın en belirgin özelliği olduğuydu. Böyle bir sonuca varınca doğal olarak ben de kendi aileme bu değerleri aşılamaya çalıştım.”

Ne muhteşem cevaplar...

Hayat böyle bir şey; yaşamış olduğum iki seyahat, IMF başkanının başına gelenler, Orhan Pamuk röportajını izlemem ve Keriman Halis Ece’nin söyleşisi, bana insan olmanın ve hayatın ne kadar basit ve süprizlerle dolu olduğunu anlamamı sağladı.

Hayat ve insanlar değişerek de olsa devam edecektir. Yargılasak da, sevmesek de, suçlasak da bizler başka diyarlara gittiğimizde onlar devam edecektir. O zaman bizim yapmamız gereken yaşadığımız sürece hayatı ve insanları kabul ederek, saygı duyarak, kendi inancımızla ve değerlerimizle hayatımızı anlamlı hale getirerek insanlara iyi bir şeyler bırakmak için var gücümüzle çalışmak ve mücadele vermek olacaktır..

Sevgilerimle,

Taner Özdeş

Comments powered by CComment

Bize Ulaşın

Halim Meriç İş Merkezi Cemal Sururi Cd. No:25/18 Şişli İstanbul

  • dummy0532 255 97 82

E-Bülten

E-posta adresinizi girin, size daha fazla bilgi gönderelim...

Ara