İlk Hindistan yazıma çok övgüler aldım. Teşekkür ederim.. Kaldığım yerden devam ediyorum.
Hindistan’dan geleli 10 gün oldu. Oradaki enerji ile buradaki enerjiyi şimdi fark ediyorum. Hindistan’ın mistik enerjisi, insanların tavrı ve tutumu, hizmet etmekten mutluluk duymaları; diğer yandan ülkeleri ile gurur duymaları, eğlenmeyi sevmeleri, kadınların basit ama süslü püslü giyinmeleri ve kalabalık ...
Mumbai’ya tekrar döndük. Mumbai’yi İstanbul, Yeni Delhi’yi ise Ankara olarak düşünebilirsiniz. Hindistan’da verginin yüzde 50’si bu şehirden toplanıyor.
Hemen o Hindistan’a ait koku burnunuza geliyor. Baharat kokusuna benziyor.
Mumbai de büyük bir şehir..
Tur rehberimiz eski meşhur Bollywood film artisti. Ufak rollerde oynamış, sonra kazancının düzensiz olması sebebiyle tur rehberliğine başlamış. Tavrı ve tutumu ise tam artist
Otobüsle dünyanın en iyi otellerinden gösterilen The Taj Mahal Palace’a geldik. Kapıda bizi çiçeklerle karşıladılar. Alnımıza yine burada gelenek olan kırmızı noktaları koydular. Öne eğilip ellerini önde birleştirerek bizleri selamlarken suratlarındaki o kocaman gülümseme.. İnsanın içine pozitif enerji doluyor.
Bu otel Obama dahil, dünyanın önde gelenlerin kaldığı bir otel (daha önce bombalanmışt) http://www.tajhotels.com/Palace/The%20Taj%20Mahal%20Palace,MUMBAI/default.htm
Otelin en güzel yanı içinde muhteşem bir kapalı havuzunun olması. Mermerler, resimler..Otelin lobisi başka güzel. Spası olan bu otel tam bir keyif yuvası. Mumbai giderseniz, muhakkak bu otelde havuzun kenarında bir kahve için ..
Otele yerleştikten sonra tekrar şehir turuna çıktık. İki yere gidecektik. Şehrin bir yerinde büyük bir çamaşırhane var. Bu alanı devlet kiralıyor .. Kurut emizleme firmaları için adam başı günde 100 parça çamaşır yıkıyorlar. Günde 350,000 parça yıkanıyor. Bu sayede 3,500 kişi çalışma imkanı buluyor. Yıkama şartları çok ilkel , çok temiz değil. Ama demek sistem bunu kabul ediyor. Mumbai’de ikinci en önemli gördüğümüz olay: Lunchbox ( öğlen yemek tasları). Öğlen yemekleri 5,000 kişi vasıtası ile – adam başı 40 tane yemek tası taşıyorlar – trenlerle çalışanlara gönderiliyor. Hata payının 16 milyon’da 1 olduğu söyleniyor. Dağıtım yapılan yere gidip bekledik. Görüntü çok enterasandı. İnsanlar omuzlarında veya bisiklet ile bu yemek taslarını merkeze, merkezden de trenle çalışan kişiler ulaştırılıyor.
Mumbai’de benim için en önemli deneyim dilenciler oldu. Dilenciler özellikle merkezde kiralık bebek kiralayarak sizden para dileniyorlar. Ama , amaç para değil. Çocuğuma süt tozu alın diye kandırararak sizi anlaşmalı bakkallara götürüyorlar. Bakkaldan satın aldığı süt tozunu daha sonra geri iade ederek bakkalla geliri paylaşıyorlar. Bize çok tembih etmelerine rağmen, ben birebir tecrübe ettim. En ucuz süt tozunu seçerek oyunlarını bozdum. Bebek benim sayemde belki ilk defa gerçekten süt tozu içti
Çarşı, market gezdik. Bunlar hep birbirine benziyor. Merkezde Mumbai’nin en meşhur Cafe’sinde “ Leopold Cafe” de meyva suyu içtik. Meyva ve meyva suları hem çeşitli , hemd e ucuz ( papaya, ananas, çilek, karpuz, kivi) .. Bira da ise Kingfisher neredeyse tek marka .
Akşamüstü otelde keyif yaptıktan sonra oteldeki Çin lokantasında yemek yedik. Günlerden, 17 Kasım , benim doğum günüm. Otelin barında şampanya ile kutladık..
Ertesi sabah erken kalktım, havuza yüzmek için yaklaştığımda, havuzda tanıdık biri yüzüyordu: Rahmi Koç. Kendisi ile tanışmak için iyi bir firsat diye düşünürken , havuzdan çıktı. Fırsatı kaçırmıştım. Sonra Udiapur’a uçmak için havalimanına yola çıktık. Otobüste insanların alınlarına sürdükleri noktaların ne anlama geldiğini sordum. Tikka diyorlar. Pembe nokta dindar anlamına, kırmızı renk sürülürse bu kadının evli olduğunu simgeliyor .
Herkes, herkes ile evlenemiyor. Astrolojik olarak 34 tane uyum noktasında en az 15/16 tanede uyum sağlayabiliyorsunuz, evlenebiliyorsunuz. Hindistan’da insanlar dört tabakaya (cast) bölünmüşler. Doğduğunuzdan andan itibaren bir tabakaya ait oluyorsunuz ve bunu değiştirme şansınız ancak evlenerek mümkün :
Ruhani Lider ( Brahma) – Din adamları
Savaşcı
Ticari
Köylü ve çalışanlar ..Bunların altında Dokunulmazlar (Untouchables) – Bu en düşük sınıf insan diğer kategorideki insanlar ile fiziksel temas etmeleri yasak – hiç bir sosyal hakları yok – .
Hindistan Portekiz ve İngiliz etkisinde kalmış bir kültür. Birçok tanrıya inanıyorlar. Hindu dini 3 hanedana inanıyor: Yaratan, koruyan ve yokeden. İnsanların 7 kere dünyaya geldiklerine inanıyorlar. Karma yasasına göre yaşadığınız hayatta yaptıklarınızın olumlu veya olumsuz sonuçlarına göre bir sonraki hayatınızda bir üst kategoriye geçerek ödüllendiriliyorsunuz. Bu da insanların düşünce ve davranışlarına dikkat etmelerine, olumlu davranmalarını sağlayan bir kavram ve yasa.
Karma; hem fiziksel hem de zihinsel her türlü eylemin sonuçlarının kaçınılmaz olduğunu ifade eder; düşündüğümüz her şey ya da yaptığımız her eylemin sonuçlarının, bizi bu yaşamımızda ya da sonraki yaşamımızda etkileyeceğini söyleyen bir kuraldır. Yani; gerçekleştirmiş olduğumuz, fiziksel ya da zihinsel her türlü eylemin etkilerini şu anki gerçek yaşam içinde görmesek bile, bir sonraki yaşamımızda bu etkiler mutlaka kendini gösterecektir.
Bir sonraki durağımız Udiapur.. Udaipur, göllerin şehri olarak biliniyor. Ayrıca, doğunun Venedik’i, romantik şehir olarak da biliniyor. Göllerin üzerindeki ihtişamlı oteller dikkat çekici. Birden şehirden kendinizi doğanın içinde buluyorsunuz. Dünyanın en güzel, görkemli otelleri bu şehirde. Diğer yandan yollar kutsal sayılan inekler ile dolu . Otobüs ile giderken fil üstende evlenen bir çift gördük. Sokaklarda o kadar çok insan ve tuk tuklar mevcutki. Sürekli korna sesi duyuyorsunuz. Bir süre sonra alışıyorsunuz. Udaipur’da Sheraton Otel’de kaldık.
Udaipur’un %13’ü Müslüman, %70’i Hindu, 15-16 tane din var.. 3 Tanrı’ya inanıyorlar : Yaratan, Koruyan ve Yokeden ..1947 yılında bağımsızlığını kazanana kadar İngiliz kolonisi.
Bir gün kaldığımız için City Palace’ı gezdik.. Maharana ailesine ait bu palace artik müze olarak turistlere gezdiriliyor. Maharana ailesinin gücünü kaybetmesine rağmen dünyanın her yerinde otelleri var. Oldukça ihtişamlı bir bina. Pichola Gölü üzerinde bot ile gezinti yaparak çevredeki otelleri , daha sonra tuktuk ile şehri gezmek için hareket ettik. Tukuklar on kilometreye kadar taksi olmadığı için bu motoksikletten çıkma araçlar inanılmaz süratle şehir içinde kullanılıyor. Kendimi 007 casus filmlerinde gibi hissettim. Kuralsızlığın kuralları geçerli. Kimsenin kimseye aldırdığı yok. Klaksonlar çalınıyor. Herkes herkese çarpabilir. “Herhangi bir kaza olmuyorsa, tesadüfen!” hissine kapılıyorsun.
Hanımlar alışveriş yaparken yoldan geçen insanları seyretmeye başladım. İnsanlar sürekli bir yerden bir yere gidiyorlar, bisiklet, motosiklet ve tuk uk en yaygın kullanılan ulaşım aracı.
En ilgimi çeken ise yolda yürürken bazı bayanların fotoğraflarını çekerken, hemen sıcak bir gülümseme ile karşılık vermeleri. En son durağımız ise tapınak. Ayakkabılarmızı çıkardık. Ortalık çok pis. Etrafta çok yaşlı, dilenen insanlar var. Bunlar saatlerce tapınağın etrafında oturup zaman öldürüyorlar. Dileniyorlar.. Fakirler için bağış yapma imkanı var. Tapınakta birçok fil, balık, at güç sembollerini görmeniz mümkün. Bunlar güçleri simgeliyor. Bu sembollere sadece vejetaryanlar dokunabiliyor. “Maymun” Roma tanrısını kurtardığı için, “İnek” süt verdiği için, “ Fil” dünyadaki engelleri ortadan kaldırdığı içn onları kutsal sayıyorlar.
Hindistan’da seksi gençler bu tapınaklardaki seks figürlerinden öğreniyorlar. Değişik cinsel pozisyonlardaki bu çıplak figürler ile genç nesil seksi öğreniyor.
Sokaklarda kuçaklaşmak, öpüşmek yasak. Herşey kapalı kapılar ardında yapılıyor. Sokaklarda hep hareket var. Parmak arası terlikler ile insanlar dolaşıyor. Yöresel rengarenk kıyafetler ile bayanlar hep şık. Erkek veya kadınlar eşyaları başlarında taşıyorlar. İnsanlar alçakgönüllü, saygılı ve güleryüzlü.
Akşam yemek yemek için Devi Darh Resort’a gittik. www.deviresorts.com Palasdan lüks otele dönüştürülmüş. 39 tane suit odası olan bu muhteşem malikane yeni evlilere balayı için ideal bir yer. Çok keyfli bir akşam geçirdik.
Sabah erkenden seyahatimizin son durağı başşehir Yeni Delhi için havalimanına gittik. Hepimiz çok yorgunduk. Burada tüm gün dolaşacaktık . Akşamda Bollywood showa gidip sabaha karşı 5 uçağı ile Türkiye’ye dönecektik. Yeni Delhi diğer gördüğümüz yerlere göre çok modern. Bu şehir kaleleri, camileri, kuleleri , pazarları, tapınak ve kiliseleri, park ve bahçeleri ile de meşhur.
İlk gezdiğimiz Lotus tapınağı bu şehirdeki en ihtişamlı tapınak. Yeni dinlerden Bahai dinini temsil ediyor. 148 yıl önce Hz. Bahaullah tarafından ilan edilmiştir . Bağımsız bir dünya dini olan Bahai; Tanrının tekliğine, peygamber birliğini kabul eder, kadın ve erkek eşit ilan etmiştir. Aşırı zenginlik ve yoksulluğun yok edilmesini benimsemiştir. Bu tapınakta her dinden kişiler dua edebiliyor.
Hz. Bahaullah’ın şu sözleri bu dini çok iyi anlatmaktadır: “ İftihar vatanını sevenin değil, bütün dünyayı sevenindir. Dünya tek bir ülke, ve insanlık onun vatadaşlarıdır.”
Otobüsle şehirde hızlı bir şekilde gezdikten sonra dünyanın en çok beğenilen 4. otelinde Oberoi otelinde öğlen yemeği yedik . http://www.oberoihotels.com/oberoi_delhi/index.asp
Sonra pazarıgezdikten sonra Hindistan’da 4 boyutlu müzikal seyretmeye gittik. Oyunun adı Zangoora ..İyiler ve kötüler ile ilgili bir çingene hikayesi seyretmek isterseniz http://www.youtube.com/watch?v=wC2QHQ6juYg
Sahnede kullanılan dekor, teknoloji, müzikler, hareketli danslar müthiş, 3 saatlik bir şov. Müzikalin olduğu bina çok görkemliydi. Çıkışta büyük pazar yerini andıran birçok restoranı olan yerde sabah saat 2 ye kadar yemek yedik ve oturduk.
Hindistan seyahati benim için inanılmaz bir deneyimdi. 1 milyar 250 milyon nüfuslu, kültür ve dinlerin zengin olduğu bu gelecek yüzyılın dev ülkesi Hindistan herkesin görmesi gereken bir yer. Dünyanın en zengin 4. şirketine sahip (Reliance group) Hindistan, kendi $ 5,000 ürettiği Tata marka araba, yeni ilan edilen dinler, ilkeleri, kültürü, renkli sokakları, tuktukları, marketleri, festivalleri, fuarları, dansları, Bollywood sinema ve şovları ile çok renkli bir ülke, çok zengin bir kültüre sahip. Gelenek ve göreneklerine bağlı olmaları insanları birlik ve beraberliğe teşvik ediyor. Ölümden sonra yaşama inanan Hintliler, bir sonraki yaşamlarında bir üst kategoride doğabilmek için, hep daha iyi insan olma konusunda gayret gösteriyorlar.
Bu seyahatte 9 kız , 4 erkek toplam 13 kişiydik. Sevgili Yonca Ertem’in düzenlemiş olduğu bu mükemmel ve en ince detayına kadar düşünülmüş tur ile bu güzel ülkeyi hızlı bir şekilde 8 gün içinde deneyimlemiş olduk. Turdaki herkesin hoşgörülü, uyumlu, eğlenceli ve birbirlerine saygı ve sevgi duymaları bu seyahati daha da keyfli yaptı. Bana göre bu ülkede kuzey ve güneyi hakkıyla gezmek istiyorsaniz, 2 haftaya ihtiyacınız var .
Hindistan konusunda google’da bulduğum güzel beğendiğim bir yorumu da paylaşmak isterim: “Hindistan’a gidilir, ama Hindistan’ı bilmek bir yabancının haddini aşar, çünkü uçsuz bucaksız coğrafyası, gümbür gümbür atan iç dinamikleri, çatışmaları ve uzlaşmaları, bizimkinden apayrı gelenekleri ve manevi dünyasıyla bir mozaik gibi onca farklı kültürün yaşadığı bir kadim uygarlık, ayrı bir âlemdir orası. Ama Hindistan’a bir kere gittiğinizde, çaresi yok, hemen kanınıza girdiğini hisseder, ilk fırsatta oraya bir daha geri dönmeye can atar, kendinizi bu ruhsal serüvene teslim etmek istersiniz.”
Ayşe Arman Hindistan seyahati sonrasında duygularını şöyle paylaşmış :
“Ben âşık oldum.. Hindistan'a.. O renklere, o kültüre, yerçekiminin olmayışına...
Geleneğinin gücüne.Yaşamın uçarılığına... Her şeyin bir film karesi tadında oluşuna.
“Aman Allah'ım, müthiş, müthiş! İnsanlığın beşiğindeyim” deyip duruyorum.
İçimden de Hindistan'ı acımasızca eleştirenlere, pis diye küçümseyenlere kızıyorum.
Hatta sevgilime diyorum ki, “O kadar bayıldım ki bu ülkeye. Dubai'den Hindistan'a taşınalım desen koşa koşa gelirim. Burada hayat var, canlılık var, şu büyüleyici renklere bak...”
Umarım sizler de yazımı okurken Hindistan’ın zengin kültürünü ve yaşam tarzını benimle birlikte yaşamış oldunuz .
Bu vesile herkese başarılı, huzurlu, mutlu ve sağlıklı 2011 yılı dilerim..Herşey gönlünüzce olsun.
Sevgilerimle,
Taner Özdeş
Comments powered by CComment