13 senedir kişisel gelişim ile ilgili birçok faaliyet içindeyim. 34 yaşına kadar kişisel gelişimi bırakın, iş dışında kitap okumayan bir kişi için inanılmaz bir değişim. Bunun mimari Jaycees derneğinin düzenlemiş olduğu Hawaii’deki Dünya Konferansı ziyaretim. Jaycees derneği konusunda sayfalar dolusu yazabilirim. Belki de birgün yazmalıyım. Ama bu yazının amacı başka. Hawaii’de dünyanın önde gelen eğitimcilerinden birçok eğitim aldım. 1997 yılında dünyada ve Türkiye’de kişisel gelişim çok yeni bir konsepti. Bu kadar okuduktan sonra bir de kişisel gelişime ne gerek var? Yani biz yeterince gelişmedik mi? NLP, Duygusal Zeka, Sosyal Zeka, Beden Dili, Hedef, Strateji, Müzakere, Sunum Teknikleri vb.. birçok eğitim ile bu konferans esnasında karşılaştım.
Bu seminerler bakış açımı tamamen değiştirdi. Ben kimim, niye varım, nereye gidiyorum, nereye gitmek istiyorum, hayattaki amacım ne, hedeflerim, kariyerim; bunların hepsini duymak ve farkına varmak benim için büyük değişimdi. Anthony Robbins’in “ İçinizdeki Gücü Keşfedin” semineri beni eğitim işine girmem için inanılmaz motive etti.
-Sevgili dostum, Rıza Kadılar “ Sen Türkiye’nin Anthony Robbins’i olacaksın” dediğinde, gülümsemiştim. Bugün itibariyle seminer, eğitim vasıtasıyla 50,000 kişinin üzerinde kişiye konuştum.
Anthony Robbins, salonun ortasında, dev cüssesiyle zıplıyor, ve dünyanın her yerinden gelen işadamları havaya zıplayarak onun söylediklerini tekrarlıyorlar, sanki hipnoz oluyorlar. “Ne muhteşem bir güç, ne muhteşem bir motivasyon”. Anthony Robbins dünyanın her yerinde verdiği seminerle insanların hayatlarını değiştiriyor, insanların iç güçlerini keşfetmelerine yardımcı oluyor. Benim için bir idol.
Annem küçüklüğümden beri bana hep övgüler yağdırırdı. Anne “yeter” derdim, çünkü herkesin içinde bu kadar övülmekten dolayı bazen utanırdım (ama içten çok memnun olurdum). Bilinçaltım o kadar pozitif etkilenmiş gibi, özgüvenimi çok olumlu etkiledi. Her çocuk gibi, fiziksel kusurlar ile (boy, diş) alay edilen, bazen de espri kaldırmam ve popüler olmam sebebiyle her yerde ilgi duyulan ve sataşılan bir kişiydim. Bir süre sonra bunları umursamamayı öğrendim. Alınganlık, kırılganlık, pes etmek kendimde fazlaca yoktur. Kendime güvenirim, iç sesimi susturmam. Korkularım yok mu? Bilinçli veya bilinçsiz var. Ama yönetebiliyorum veya da neden korkuyorsam önlemini alıyorum ve kafamdan atıyorum.
Çok ufak yaşlarda yurtdışında tek başıma yaşamam, 22 yaşında evlenmem, 27 yaşında baba olmam beni erken yaşta (çoğu arkadaşım şaşırsa da ve değişmediğimi iddia etse de) olgunlaştırdı. Sorumluluk sahibi birisi yaptı. Mücadele etmek, birşeyler başarmak, bir amaç verildiğinde sonuna kadar gitmek, bitmeyen enerjim, hırs ve başarı isteğim ufak yaşlardan beri oluşmuştu. Ama kişisel gelişim ile gelen farkındalık bambaşka bir şeydi. Kendimi sürekli keşfediyordum, öğreniyordum, öğrendikçe daha çok merak ediyordum. 34 yaşına kadar kişisel gelişim kitabı okumayan ben, ayda 3-4 kitap okuyordum. 10 sene boyunca Kişisel gelişim seminerlerine katıldım. Kendim eğitmen olunca öğrediklerimi paylaşmak dışında daha çok öğrenmek zorunda olmam, eğitme konusunda inanılmaz haz almamı sağladı. Bu işten keyif alıyordum; Infonet gibi sektör lideri bir şirketin Genel Müdürü olmanın yanında, eğitim vermek ciddi bir fedakarlıktı. Ama herşeye değiyordu. Bilgimi onbinlerce kişi ile paylaşmak bana heyecan, coşku ve keyif veriyor. Anlatılmaz bir tatmin duygusu yaşatıyor.
Geçen sene bir yıl boyunca Robin Sharma’dan online koçluk aldım. Her koç, her eğitmen, her danışman gibi, hayatımızda bir değişiklik yapmak için sizi yönledirir, düşündürür, konfor alanı dışına çıkmaya zorlar. Bunun için de kendinize hedefler koymanızı ister.
Niye hedef gerekiyor? Çok basit; insan odaklandığında başarabiliyor. İnsan zora geldiğinde gelişiyor ve motive oluyor. Bu konuda sürekli araştırıyor, fırsatları görüyor, korkularını yeniyor, sınırlarını zorluyor ve bunları belli bir düzende ve zaman içinde yapıyor. Zaman buradaki en kritik faktör. Burada öncelikler ve seçimler devreye giriyor. Hedefe ulaşmak için belli şeylerden fedakarlık yapmanız, hatta vazgeçmeniz gerekir. Örneğin ben, uyku sürelerimi 7.5 saatlerden 5.5 – 6 saatlere çektim. Teşevizyonu hayatımdan çıkardım. Evim ve işim arasındaki süreyi 10 dakikaya düşürdüm. Şimdi diyeceksiniz, bu iş paraya bakar. Ben orta halli bir ailenin çocuğuyum, babamdan bana kalan birşey yok. Bana mükemmel bir hayat, eğitim ve bugün en zengin çocukların olanaklarını verdiler. Yurtdışına 12 yaşında çıkma imkanım, üniversiteyi Amerika’da okuma şansım oldu. Ama ondan sonrası benim kendi çabam. 48 yaşına girmek üzereyim inanın bırakın daha az çalışmayı, daha çok çalışıyorum. Ama hayatımı dengede yaşıyorum. Aile, iş, sosyal, ve kendime ait zamanı en iyi şekilde dengelemeye çalışıyorum. Bunu başarmak için acımasız bir zaman yönetimi, iç disiplin, planlama, her konuda hedef ve de sizi destekleyen mükemmel bir eşe ihtiyacınız var (eşim Neylan’a buradan teşekkür ediyorum). Şans hayatımda ne kadar rol oynadı? Herkes kadardır. Şansımı kendim yaratmayı , şansın hazır olana güldüğüne kendimi inandırmış bir insanım.
Bir sonraki yazımı hedefler konusunda yazacağım. Bu yazımı bitirirken söylemek istediğim birkaç önemli tavsiyem ve kendinizin yapacağı bir çalışma olacak .
Kendinize şu soruları sorun ve dürüstçe cevap verin:
- Kendinizi ne kadar tanıyorsunuz? Kendinizi ne kadar seviyor ve güveniyorsunuz?
- Güçlü, zayıf ve geliştirebilir yönleriniz nelerdir? Bu konuda ne yapıyorsunuz?
- Kişisel gelişim, kariyer , kendiniz ile ilgili hedefleriniz var mı? Kaç yıl sonrası için?
- Spor, hobi, kültürel aktiviteler, seyahat, kitap okuma konularına ne kadar zaman ayırıyorsunuz?
- Aileniz ile tatmin edici zaman geçiriyormusunuz?
- Kendinize yeterince zaman ayırıyormusunuz?
- Para biriktiriyor, uzun vade için yatırım yapıyormusunuz?
- Kişisel ve iş ağlarınızı genişletmek için ne yapıyorsunuz?
- Kaç tane derneğe üyesiniz? Aktif misiniz?
- Hayatınızdaki amacınızı biliyormusunuz?
- Yazılı hedefleriniz var mı? Hangi konularda?
- Zaman yönetimi konusunda kendinize 1-10 arasında, kaç verirdiniz?
- Hayattan zevk alıyormusunuz?
- İç sesinizi dinlermisiniz?
- $ 1.000.000 ınız olsa ne yapardınız?
- Hayatınızın sonuna kadar hiçbir karşılık beklemeden ne işi severek yapardınız veya yapmak isterdiniz?
- Mutlu musunuz?
- Huzurlu musunuz?
- Günlük tutarmısınız?
Size daha yüzlerce soru sorabilirim. Her soru sizi düşündürmeye, kendinizi sorgulamanıza, farkınıza varmanıza ve hayatınızda değişiklik (seçim) yapmanıza neden olacaktır. Bugün bir danışmana/koça da gitseniz size sorular soracaktır. Bazı sorulara cevap verirken bazı sorulara kaçamak cevaplar vereceksiniz. Bazılarına da cevap veremeyeceksiniz (çünkü bu konuda hiç düşünmemişsinizdir !)
Bir sonraki yazıma kadar size bir çalışma vermek istiyorum:
Neleri değiştirmek isterdiniz (en az üç ) ve neden ? Her seçtiğiniz konu için en az 5 neden yazın. Değiştirmek istiyorum, çünkü ....
Önce farkına varmanız, sonra istemeniz, sonra kendinize hedef koymanız, planlamanız ve yapmanız gerekir.
Hayat böyle bir şey değil mi? Hep birşeyler yaptığınız sürece güzeldir. Hep birşeyler başardığınız zaman. En önemlisi kendinizi geliştirdiğinizde ve diğer insanların hayatlarına ışık tuttuğunuzda, onların hayatlarını aydınlattığınızda, onlara dokunduğunuzda o zaman hayattan gerçek doyumu, mutluluğu ve tarif edilemez hazzı içinizde hissedeceksiniz.
13 sene önce ben de bunun keşfettim. Durmadan, yorulmadan, uykusuz kalarak hayatın anlamını bulmanın hazzını, insanlara yardım edebilmenin mutluluğunu ve kendimden çok daha büyük bir amaç için çalışmanın hayatıma anlam kattığını öğrendim .
Hayatımın amacını şöyle tarif edebilirim: insanlara hizmet etmek, dünyada sadece bir kişi bile olsa hayatını değiştirebilmek için uğraşmak, kendimi sürekli geliştirmek suretiyle çevremdeki herşeyi aydınlatmak, içimde bulunduğum topluma iyi bir aile babası olmak, iyi bir iş adamı olmak, gençlere iyi bir öğretmen ve çevremdeki herkese iyi bir örnek insan olmak.
Ben kusursuz muyum? Birçok kusurum var. Kusurlarımı seviyorum, ama kendimi geliştirme potensiyeli olan her konuda elimden gelenin en iyisini yapmak için mücadele ediyorum.. Bir hedef bitince başka bir hedef buluyorum..
Sevgiyle kalin,
Taner Özdeş
www.tanerozdes.com
Makaleler

Comments powered by CComment