Şeker bayramını her yıl İstanbul’da geçirmek ailemiz için gelenek oldu. Aile büyüklerimiz vefat edince, tüm aileye bayram yemeğinde bir araya toplamayı eşimle birlikte gönüllüce üstlendik.
Bayramlar çocukluğumuzun en güzel günleriydi. Tüm ailenin bir araya geldiği, özlem giderdiği, saatlerce anıların, hatıraların paylaşıldığı, bol bol kahkahaların çınladığı özel günlerdi. Geçirilen keyifli zamanın tadını ancak yaşayanlar bilir.
Maalesef, bizi biz yapan birçok değeri zaman içinde kaybediyoruz. Bunun adına globalleşme mi, dejenerasyon mu, yoksa bilgi çağı mı demeliyiz?
Bayramlar artık eskisi gibi kutlanmıyor, tatil fırsatı olarak görülüyor:
Bu bayramda, 15 ve 16 yaşındaki iki oğlumu bayram namazına götürmeyi arzu ettim. İki amacım vardı; çocuklarımın bu özel deneyimi yaşamaları ve din konusunda olumlu duygular beslemeleri ...
Yer olarak evimize yakın olması sebebiyle, Bebek Camisi’ne gitmeye karar verdim. Sabahın erken saatlerinde camiye vardık. Tüm cami kapıya kadar dolmuştu. Kapı girişinde ufak bir yere hepimiz sığıştık. 30 dakika önceden müezzin belli konularda bilgi ve öğütler vermeye başladı. İnsanlar birbirlerini tanımamalarına rağmen birbirlerine olumlu elektrik veriyorlardı. Ortam çok huzurluydu, insanların mutlu olduğunu hissedebiliyordum. Herkes birbirine karşı sevecen, saygılı ve hoşgörülü davranıyordu (sokakta bunun tam tersini görmek mümkün).
Müezzinin yapmış olduğu konuşmadan çok etkilenmiştim. Çok faydalı bilgileri paylaşıyordu. Camide değişik çevrelerden, farklı eğitim düzeyinden ve yaştan insan bulmak mümkündü. Anlatılanların içeriği, benim vermiş olduğum kişisel gelişim seminerlerine çok paraleldi ve çok faydalı idi. Bu fırsatları ülkemiz iyi değerlendirilebilse, milyonlarca insana ulaşıp, faydalı bilgi ve tecrübelerimizi bu yolla iletebiliriz. Bunu uygulamak gayet kolay!
Müezzinin hitabından aklımdan kalanları sizlerle paylaşmak isterim. Bu mesajlar, insan ilişkileri, iş ve sosyal hayatımız açısından oldukça önemli. Ben bu mesaj başlıklarını, kişisel gelişim, duygusal zeka, ve iş hayatı yorumlarımla birlikte sizlere iletmek istiyorum.
Bayramları bir tatil fırsatı olarak görmeyin:
Bayramlar ailemizle özlem gidermek, akrabalarımızı görmek, büyüklerimizi ziyaret etmek, onlara yalnızlıklarını unutturmak ve çocuklarımızın ne kadar büyüdüğünü görmeleri için çok güzel bir vesiledir. Bunun dışında geçmişimizi öğrenmek, kendimiz ve ailemiz hakkında birçok bilgi edinmek için bulunmaz bir fırsattır. Edindiğimiz bu bilgiler bize hem sosyal, hem de iş hayatında birçok fayda sağlayabilir.
İnsanın kariyerinde ve sosyal yaşamında ileri gitmesi, iş, sosyal ve aile dengesini en iyi şekilde sağlaması ile mümkündür. Bayramlar bunun için iyi bir fırsattır.
Bir film seyretmek için harcayacağınız zamanı ailenizi, akrabalarınızı, yakın dostlarınızı aramak, ziyaret etmek için değerlendirin:
Zaman insanın hayatında en kıymetli sermayedir ve zamanı nasıl kullanacağımıza sadece biz karar veririz. Eğer zamanımızı ve önceliklerimizi doğru planlayamıyorsak, sürekli yoğunum demek suretiyle kendimizi kandırmaya devam ederiz. Hayatımızın ileriki yıllarında, yaşlılığımızda maddi olarak her şeyi elde etmemize rağmen, içimizde bir boşluk olur. Düşüncelerimiz birçok keşkelerle dolup taşar, geriye baktığımızda kendimizi iyi hissetmek ve birçok şeyi kaçırdım psikolojisine girmek istemiyorsanız, zamanının kıymetini şimdiden bilin.
İş ve sosyal hayatımızda ileri gitmek istiyorsak, bunu sadece bilgi ile başarmamız zor. Bilgimiz kadar, kimleri tanıdığımız da önemlidir. Ailemiz, akrabalarımız, yakın dostlarımız, bize her zaman destek ve yardımcı olacak, birçok kapı açacak fırsatlar sağlayabilir. Ama öncelikle onlara değer vermeli, sevmeli, gerektiğinde maddi/manevi destek olmalı ve onlarla zaman geçirmeliyiz. Zaman zaman hatırlarını sormalı, bayram ve önemli günlerde ziyaret etmeliyiz Bayram da bunun için çok iyi bir fırsattır.
İyi alışkanlıkları kazanmak uzun zaman alır, kaybetmek ise çok kolaydır:
Bir ay boyunca oruç tutmak, insanın kendi iradesini sınaması açısından önemli bir sınavdır. Sabahın erken saatlerinde kalkmak, gün boyu yemek yememek , insanın iç disiplinini, dayanıklılık gücünü denemesi ve artırması için güzel bir fırsattır. Bu tür alışkanlıklar ve iç disiplin her zaman kendimize faydalı alışkanlıklar kazandırmak amacıyla da uygulanabilir.
İnsanlar sabah erken kalkmayı sevmezler, spor yapmazlar, bir çok zorluk karşısında sızlanıp pes ederler. Bu konuda kendimizi sınamamız için oruç tutmak iyi bir alışkanlıktır. Bu konuda nasıl sebat ediyorsak, bir çok başlamak istediğimiz, ama zaman bulamadığımız konularda da kendimize aylık hedefler koyarak, hepsini başarabiliriz. İnsanlar her yeni konuda ilk başta zorlanırlar, direnç gösterirler, bir çok kez yaparak, düşünmeden yapmaya başlarlar. Yapılan araştırmalarda, insan bir şeyi 21 kere yaptığında, düşünmeden yapmaya başlarmış. Oruç tuttuğumuz süre ile nasıl da paralel!
Birbirinize yardımcı olun, birlik beraberlik içinde olun:
Müezzin dua bittikten sonra herkese ufak da olsa yardımda bulunmalarını, bu yardımlarla camilerin birçok eksiğinin giderildiğini söyledi. İnsanlar çıkışta büyük bir şevkle kendi bütçelerine göre yardımda bulundular. Ülkemizin ve yeni nesillerin ileri gitmesi için bilgimizi, deneyimimizi sosyal kuruluşlar ve gönüllü dernekler vasıtasıyla paylaşsak, geliri iyi olanlarımız bu örnekte görüldüğü gibi bağışta bulunsa, vergilerimizi ödesek, sonuçta hepimiz fayda sağlamaz mıyız? Bencillik, kıskançlık, şüphe, kin, kötümserlik sevgi, saygı ile kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Ben, bir birey olarak birçok sosyal dernek vasıtasıyla, hem bilgimi, hem tecrübemi paylaşarak, gerektiğinde ufak da olsa maddi katkıda bulunarak elimden geleni ülkeme ve çevreme vermeye çalışıyorum. Bunları yaparken hem kendimi iyi hissediyor, hem de kendimi daha çok seviyorum. “Başarmak ve gelişmek, öncelikle vermekten geçer.”
Camiden ayrıldıktan sonra çocuklarımı da yanıma alıp caminin yakınındaki küçüklüğümüzde gittiğimiz bebek kahvesine kahvaltı yapmaya gittik. Çocuklarım bana dönerek şöyle dediler: “ Baba, içimizde bir huzur oluştu, iyi ki bizi getirdin. Teşekkür ederiz” . Ülkemizde din konusunda bu kadar olumsuz kamuoyu oluşturulurken, ben bu güzellikleri çocuklarıma kazandırdığım için çok mutluydum.
Biz anne ve babalar, birlik beraberliğimizi ve “bayram” gibi önemli değerlerimizi çocuklarımızdan başlayarak, ülkemize tekrar kazandırabilirsek, tüm güçlüklerin ve olumsuzlukların üstesinden gelmemiz kolaylaşır.
Çocuklarımla ve ailemle huzurlu, keyifli bir bayram geçirdim. Geçen bayramlardan tek farkı, benim sahip olduğum değerlerin ve güzelliklerin farkına daha çok varmamdı.
Sevgilerimle,
Taner Özdeş
Comments powered by CComment