İyi Bir İşi Çok İyi Yapmanın Ödülü!

Yine güzel sonbahar günü. Günlerden Pazar. Ailece kahvaltı için City’sdeki Cookshop’a gittik. Büyük oğlum karşıda arkadaşında kaldığından bize katılamadı. Bugün Avrasya Koşusundan dolayı dersanesi tatil. Tabii ki o nedenle çalışmıyor. Okul, sınav olmadan düzenli çalışma alışkanlığı yok. Her genç gibi eğlenmeyi, kız arkadaşıyla beraber olmayı, arkadaşları ile maç seyretmeyi ders çalışmaya tercih ediyor.

Büyük oğlum için çok zor bir yıl. Üniversite sınavlarına hazırlanıyor. Bir yandan okulu, özel dersane, özel hoca. Ne için? Üniversiteye girebilmek için. Hangi bölüm? Bu konuda şanslı. Çünkü seçim yapabildi. Hukuk okumak istiyor. Diğer yandan kendisini daha çok çalışmak için zorlamıyor. Ama bize söz vermişti. İnsanın dürtülerini kontrol etmesi ne kadar zor?

Erişkinler sigara, alkol, kumar vb konularda kendilerini nasıl kontrol edemezlerse, gençler içinde bu geçerli.

Bugün 46 yaşındayım, belli bir olgunluğa eriştim. Seçimlerime ve önceliklerime karar verebiliyorum. Bu konuda üzerimde birçok baskı olsa da ben bildiğimi yaparım. Bu konuda diğer insanlar ne der, ne düşünür, diye çok fazla kafama takmam. Bunları çoktan geride bıraktım. Ama kendimi oğlumla mukayese ettiğimde, en önemli farkın benim hayatta belirlenmiş bir amacım ve hedeflerimin olduğu. Diğer yandan oğlum bir seçim yapmak zorunda olduğu için hukuku seçti. Bu konuda istekli. Ama yine de % 100 kendisinin seçimi olduğunu söylemek abartmak olur.

İnsan doğuyor, okula gidiyor. 15-20 sene okuyor. Hayatının en verimli yıllarını okuyarak geçiriyor – ama istemeden. Sonrasında zorla bir meslek seçiyor. Aynı zorla bir üniversitede bölüm seçmek gibi. Sonrasında ise istemediği bir işte çalışıyor. Sonuç başarısızlık ve mutsuzluk. Tüm hayatımızı biz yönlendiremeden, sadece paraya odaklı bir yaşam yaşıyoruz. Bu da mutsuzluğa yol açıyor.

Bugün bir çok yeni meslek doğuyor. Okul seçme danışmalığı, kariyer danışmanlığı, yöneticiler için coaching. Hepsi niye? Kendimizi tanıyamadığımız için. Birileri bizim yerimize bizim kendimizi anlamamızı ve tanımamızı sağlayarak, doğru okul, doğru kariyer yapmamıza yön veriyorlar. Zengin ailelerin çocuklarından babalarının işlerinde çalışmaları beklenir. Çocuklar ufak yaşlardan bu baskı ile mutsuz büyürler. Fazla bir seçim şansları yoktur. Bugün Ali Sabancı Pegasus’u kurmak için aile holdinginden ayrıldığı zaman bir çok insanı şaşırtmış. Ama sonuçta kendisi hem başarılı, hem de istediği bir işi yönetmenin mutluluğunu ve hazzını almıştı. Buna benzer bir çok örnek ülkemizde oluşmaya başladı.

Diğer yandan insanın niye bütün hayatı iş olmamalı? Bu da hep düşündüğüm bir konu. Bugün Avrupa ülkelerinde insanlar kendilerine daha çok zaman harcıyorlar, işleri yerine kendilerine öncelik veriyorlar.


İş, hobi, sosyal ve aile dengelerini iyi yöneterek daha mutlu, daha doyumlu bir hayat yaşıyorlar. Burada tabii ki Avrupa’daki ülkelerin sosyal yaşam standartlarının, insan haklarına verilen değerin, çalışanı koruyan ve haklarını gözeten kanunların oluşmasının payı da çoktur.

Ben teknoloji şirketinin genel müdürlüğü dışında keyif aldığım birçok yan iş de yapıyorum. Bunlar zamanınımı alıyor. Bir çok dürtümü kontrol ediyorum –bugün oğlumun yapamadığı bu! Az uyuyor, TV seyretmiyor, zamanımı verimli kullanmaya çalışıyorum.

Hepsinin amacı yaptığım bu ek işlere daha çok zaman ayırmak. Bunları yorulmadan ve keyifle yapıyorum. Gerektiğinde 3 saat uyku ile cumartesi günü seminer vermek istiyorum. Ama inanın az uykuya rağmen kendimi yenilenmiş, enerjik ve mutlu hissediyorum. Eğitim verirken parayı düşünmüyorum, tek düşündüğüm birkaç kişinin hayatını pozitif etkilemek.

O zaman kendime şunu soruyorum: Hayatta seçimler yaparken zorunlu olduğumuz için değil, anne ve babamız için değil, çevremiz için değil, kendimiz için doğru seçimleri yapmalıyız! O zaman verimli, başarılı ve mutlu olabiliriz.

Dün akşam Beyoğlu’nda Housecafe’nin ortaklarından ikisini gördüm. Saat sabahın ikisi. İkiside işinin başında eğleniyor, insanlarla şakalaşıyor. Housecafe’nin inanılmaz yükseliş öyküsünü, ardından House Apart konsepti ile yatırımlarını daha da büyütmelerine tanık oluyorum. Buradaki gözlemim insanın sevdiği işte başarılı olması çok daha kolaydır. Çünkü bunu iş olarak görmezsiniz. Bu da sizde tatile çıkma, evde dinlenme veya tükenmişlik hissi yaratmaz. İşinizden keyif almak dünyanın en büyük ayrıcalığıdır.

Geçen gün satış bölümünden bir bayan elemanımla birlikte Ağva’ya eğitime giderken yolda sohbet ettim. Bütün hayat hikayesini bana anlattı. 12 yaşından beri araba kullandığını, dünyadaki her türlü arabayı (babasının işi dolayısı ile araba bayi) kullandığını, dünyada en keyif aldığı şeylerden birisinin araba motoru dinlemek olduğunu söyledi. Hafta sonları özel olarak araba kullanma dersleri verdiğini anlattı. Konuşurken gözlerinin içi parlıyordu. Ama zamanının büyük kısmını teknoloji şirketinde müşteri temsilcisi olarak geçiriyordu. Yine de istediği bir şeyi yapmanın mutluluğu yaşıyordu. Maddi olarak iki işi aynı anda yapmak zorunda kalabiliriz. Ama bunlardan birinden mutlaka çok keyif almaya bakın.

Geçen gün üye olduğum ilearningglobal.tv den haftalık yazılarından birisi dikkatimi çekti. Başlığında şöyle yazıyordu “The reward for work well done is the opportunity to do more. Jonas Salk” – “ İyi bir işi çok iyi yapmanın ödülü, o işi daha çok yapma imkanıdır.”
Yazı devam ediyor. İşinize karşı tutumunuz nedir? İşiniz tahammül edebildiğimiz, tolere edebildiğiniz bir şey mi? Her gün iş saatlerinin bitmesi için bir gözünüz saatinizde mi? Hafta sonlarınızda pazartesi sendromu yaşıyormusunuz?
Veya işiniz hayatınız içinde bir denge mi? Her gün yeni işler için heyecanlanıyor musunuz? Her gün yeni fırsatlar, zorluklar, problemler ile yüzleşmek sizi heyecanlandırıyor mu? İşiniz sebebiyle mutluluk, huzur ve tatmin duygularını yaşıyor musunuz? Yeni bir haftayı hafta sonları iple çekiyormusunuz?

Ünlü bilim adamı Jonas Salk hastalıklarla ilgili bir çok buluşları ile tanınıyordu. En büyük vizyonu dünyayı daha iyi ve daha sağlıklı bir yer haline getirmekti. Ayrıca işine karşı tutkusunun bedenine, zihnine ve ruhuna pozitif etkisini herkes ile paylaşırdı.

Bugün toplumumuzda iş, insanların dayanması ve tolare etmesi gereken bir yükmüş gibi algılanıyor. Amerika’da yapılan araştırmalarda insanın sevdiği bir işi yapması, insanın ilerki yıllarda daha sağlıklı, mutlu ve tatminkar bir hayat yaşamasını pozitif etkilediği ortaya çıkıyor. İnsanın daha uzun yaşamasını bile sağlıyor. Ben bunu 75 yaşımdaki babam için söyleyebilirim. Babam çalışmadan yapamaz !
Şöyle bir söz var : Akıllı adam demiş ki : “ İş insanın ruhsal sağlığı için bir gerekliliktir- özelikle fiziksel bir zorunluluk olmaktan çıktığı zaman.
İşinizin sizin yaratacılığınızın, hayatınızın pozitif bir parçası olduğundan emin olun. Tarih boyunca dünyadaki tüm başarılı insanlar, dehalar işlerini bir oyun gibi gören kimselerdi.

Bugün oğluma bu imkanı veremiyorum. Okumayı, aynı toplumumuzdaki insanların işlerini gördükleri gibi bir zorunluluk, istenilmeyen, sevilmeyen bir görev olarak yapmaları beni derinden üzüyor. Ama günün birinde bunun olacağına inanıyorum. O yüzden de oğluma çok baskı koymadan motive ederek başarı duygusunu aşılamaya çalışıyorum.

Bugün yaptığınız iş sizi tatmin etmiyorsa, ayaklarınız geri geri gidiyorsa. Başka da imkanınız yoksa, risk almak istemiyorsanız, muhakkak ikinci bir iş kendinize bulun. Bir oyun gibi gördüğünüz, yorulmadan, para kazanmadan saatlerce, günlerce üzerinde düşünebileceğiniz, çalışabileceğiniz bir iş bulun kendinize. Bu sizi daha dengeli bir yaşam sürmenizi sağlıyacaktir .


“ İyi bir işi çok iyi yapmanın ödülü, o işi daha çok yapma imkanıdır.”

Sevgilerimle,
Taner Özdeş

Comments powered by CComment

Bize Ulaşın

Halim Meriç İş Merkezi Cemal Sururi Cd. No:25/18 Şişli İstanbul

  • dummy0532 255 97 82

E-Bülten

E-posta adresinizi girin, size daha fazla bilgi gönderelim...

Ara