Eşduyum / Duygudaşlık (Empati)

2024 yılına girerken, hepimiz yeni beklentiler, umutlar ve düşlere sahibiz.

Bununla birlikte, içinde bulunduğumuz dönem, hepimizi zorluyor. Kaldıracağımızın çok ötesinde veri, bili(enformasyon), yoksulluk, nefret, öfke, gelir eşitsizliği ve farkındalık eksikliği, çoğunluğu kötümser yapabiliyor ne yazık ki.

Bir başka soruya da yanıt vermemiz gerekiyor: "Dünyada yaşayan sekiz milyar kişi, birbirinden nasıl bu kadar soğuyabilir?" Komşularımızla ve mahallemizdekilerle olan bazı sorunlu ilişkimiz, bunun en iyi göstergelerinden ve kötü örneklerinden biri.

"Amaca Yönelik Empati”(Anita Nowak) betiğinin dünyaya bakışımızı değiştirebileceğini düşünüyorum. Bu yazımda, bu betikten bazı alıntılara da yer vermek istiyorum.

Elizabeth Thomas, “Eşduyum”u şöyle tanımlıyor: "Eşduyum, kişinin tek yüksek gücüdür; uzaklıkları azaltabilir, toplumsal ve güçle ilgili sıradüzenleri ortadan kaldırabilir, farkları aşabilir, yönetime(politika) ve toplumsal değişime aracı olabilir.”

"Eşduyum", konusunda ailemizin gururu oğlum, Cem Özdeş'ten hemen hemen her gün bir şey öğreniyoruz. Hatay depremi çalışmalarında etkin olarak destekleyen, World Human Relief organizasyonuna*  ( worldhumanrelief.org/tr ), deprem bölgesine sık sık giderek yardım sağladı. Burada sevgili eşim Neylan‘ın da örnek bir kişi ve yönder(mentor) olduğunu belirtmek isterim. Kendimi ise orta seviyede duygudaş, paylaşımım konusunda da en tepeye koyarım.

Şunu da biliyorum, beynimizde “empatik” olma konusunda eşit doğmuyoruz. Ancak, çoğumuz iyi biri olma olanağı ile doğuyoruz.

Zihnimiz ve beynimizde, etkin, eylem durumundaki eşduyum, iyi seks kadar ödüllendiricidir. Dopamin seviyemizi yükseltir, stresimizi azaltır, özgüvenimizi yükseltir, bağışıklık sistemimizi güçlendirir, ilişkilerimizi zenginleştirir, hatta işyerindeki temel etkinlik göstergelerimizi geliştirir.


👉Şunları biliyor muydunuz?


✅En duygudaş ilk on şirket, yüzde elli daha fazla kazanç elde etti.

✅Başkalarına düzenli olarak yardım edersek, kalp krizi geçirme olasılığımız azalır.

 ✅Gönüllü olduğu takdirde çocukların yaşamda başarılı olma olasılığı çok daha yüksektir.

Bu nedenle, "eşduyum", süper gücümüzdür. Yeni kuşağın daha duygudaş(empatik) olduğunu düşünüyorum. Yeni yıla girerken, Martin Luther King Jr.'nin şu sözü, 2024 yılında hepimiz için bir ışık olacaktır:

“En ısrarcı ve yanıtlanması en acil soru, başkaları için ne ve ne kadar yaptığımızdır.”


Tabii ki, herkesin aynı derecede duygudaş olmasını bekleyemeyiz, ancak eşduyum, geliştirilebilir bir yetenektir. 

İnsan, duygudaş olacak biçimde evrimleştiyse ve çoğumuz, eşit ya da yakın eşduyum kurma olanaklarıyla doğduysak, neden büyük bir eşduyum eksikliği çekiyoruz?

Engellerin ilki, bireyleri “biz ve ötekiler” biçiminde ayırmak anlamına gelen “öteki olarak görme” eğilimimizdir. Bizden farklı olan kişilere karşı sahip olduğumuz bilinçdışı önyargıları düşünelim. Duygudaşlığın önüne geçen bu durum, bazı olumlu/olumsuz olasılıklara karşı beslediğimiz ilkel kaçınmalara kadar uzanabilir. Cinsiyet, ırk, din, siyasi ve ulusal kimlik gibi çoğu sınıflamanın yanı sıra, spor takımı üyelikleri ve öğrenimi tamamlanılan okullar da gösterebilir.

İkincisiyse Brian Resnick’e göre(bilim habercisi), “bir trajedideki kurbanların sayısı arttıkça, eşduyum kurma olanağımız ve tepki olarak bazı şeyler yapma isteğimiz azalmaktadır.” Cesedi Akdeniz sahillerine vurmuş üç yaşındaki Suriye’li çocuğu düşünelim. Bu çok üzücü görüntü, mülteci krizine verdiğimiz dikkati, insanlığın üzücü görüntü ölçeğini aktaran istatistiklerden çok daha yoğun bir biçimde etkiledi.


“Eşduyum” ya da “duygudaşlık” nedir?

“Başkasının yerine geçmek,” “başkasının gözünden görmek” ya da “başka birinin duyumsadığını duyumsamak”. Obama’nın dediği gibi, “Eşduyum, dünyayı değiştirebilecek bir özyapı özelliğidir.” Eşduyumu benzersiz kılan, çoğumuzun ortak bir insanlığı paylaştığımızın ve içsel bir değere sahip olduğumuzun kabulüne dayanmasıdır. Jeremy Rifkin, (“Empatik Uygarlık” adlı betiğinde) şöyle yazıyor: “Eşduyumsal genişleme, bireyler arasında gerçek eşitliği oluşturabilen, insana özgü tek ifadedir.”

 

Büyük Eşduyum Eksiklerimiz

  • Dünya Gıda Programı’na göre, insan için üretilen gıdanın üçte biri çöpe gitmesine karşın, gezegendeki dokuz kişiden biri aç ya da yetersiz besleniyor.
  • 2030’a kadar yılda fazladan on bir milyar dolarlık kamu giderlerinin dünyadaki açlığı sona erdirebileceğini hesapladı. Ne oldu? 2008 ekonomik krizi nedeniyle, dünyanın en zengin yirmi ülkesi tarafından bir trilyon dolardan fazlası küresel mali sistemi istikrara kavuşturmak için kullanıldı.
  • Dünya Sağlık Örgütü, yaklaşık iki milyar kişinin tuvalet ya da öteki basit sağlık oluşturma ve koruma yapılarına sahip olmadığını, dünya nüfusunun en az yüzde onunun atık suyla sulanan gıdalarla beslendiğini belirtiyor. Bu veri, 1,6 milyon kişinin neden sürgünden(ishalden) öldüğünü kısmen de olsa açıklıyor.
  • Oxfam International, günümüzün en zengin on milyarderinin, gezegendeki en yoksul 3,1 milyar kişiden altı kat daha fazla varlığa sahip olduğunu belirtiyor.
  • Günümüzde, düşünce ayrılıkları tehlikeli derecede derindir. Seçmenler, rakiplerinden nefret ederek şiddet potansiyelini körükler.
  • Önümüzdeki yüzyılda küresel sıcaklıkların on derece (F) artacağı tahmin ediliyor, bu da bir milyon bitki ve hayvan türünün yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ve milyonlarca kişinin iklim mültecisi olacağı anlamına geliyor.
  • ABD’deki hanelerin yaklaşık üçte birinde yalnızca bir kişi yaşıyor; uzun süre yalnız yaşayanların, kendini yalıtmayanlardan çok daha yüksek oranlarda kalp hastalığı ve bunama gibi ciddi sağlık sorunları geliştirdiğini söylüyor.
  • Sosyal medya bağımlılığımız ve içi boş “fenomen” kültürümüzle kötüleşen nesnecilik ve tüketicilik “ahlâkımız”, bizi daha bencil yapıyor, özdeğerimizi aşındırıyor ve akıl sağlığımıza zarar veriyor. Yaşamımızda anlamsız bir biçimde sıkıntı çekiyoruz.
  • Cinsiyetçilik, düzenli ırkçılık ve öteki ayrımcılık biçimleri, güç sahiplerini güçlendirirken, ayrımcılık biçimleri yaygınlaşmaya devam ediyor. “Kadın düşmanlığı” ve “beyaz üstünlüğü”, en çok kadınlara ve beyaz olmayanlara zarar veriyor.

 

Dünyanın daha fazla duygudaşlığa gereksinimi var. Bireylerin, gelişmek için eşduyum geliştirmesi gerekiyor. Herkes eşduyum kurma olanağına sahiptir. Ve sürekli amaca yönelik eşduyum, biz dünyayı değiştirirken yaşamımızı daha değerli kılabilir.

 Yeni yıla girerken, insanlık ve geleceğimiz için dikkatinizi “eşduyum”a çekmek istedim.

“Eşduyum, kişiyi, insan yapar.” – Daniel Pink

Ben de duydudaşlığın ‘dünyayı daha yaşanılabilir’ kılacağından eminim. Bu konuda her birimizin kendinden başlayarak, sonra da çocuklarımızı eğiterek ve çevremize iyi birer örnek kişi olacağımıza yönelik ümidim yüksek.

Bu yazı aracılığıyla hepinizin yeni yılını en içten biçimde kutlar, düşlerimizin gerçekleştiği bir yıl olmasını dilerim...

Sevgilerimle,

Taner Özdeş

 

* Bilgi Üniversitesi psikoloji hocası Ayten Zara tarafından kurulan WHR, yoksulluğa ve şiddete karşı mücadelenin eğitim yoluyla kazanılabileceğine inanıyor. Travma önleme merkezleri kurarak toplumu bilinçlendiriyor, insan elinden çıkan ve doğal afetler nedeniyle yıkıma uğrayan insanlara insani ve psikolojik destek sağlıyor. 

 

  

---

Bu yazının dil bilgisi düzenlemeleri,
FaRkLaR Kılavuzu/Sözlüğü (FaRkLaR.net)
tarafından sağlanmıştır.

Comments powered by CComment

Bize Ulaşın

Halim Meriç İş Merkezi Cemal Sururi Cd. No:25/18 Şişli İstanbul

E-Bülten

E-posta adresinizi girin, size daha fazla bilgi gönderelim...

Ara